Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4896 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26935 - Esas Yıl 2014





Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDava, malûllük aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Malûllük aylığı tahsis başvurusu davalı Kurumca reddedilen 506 sayılı Kanuna tabi davacı sigortalının açtığı işbu davanın yargılama aşamasında düzenlenen ve hükme dayanak kılınan 16.04.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu ve 13.02.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu raporlarında beden çalışma gücünün en az 2/3 oranında yitirilmediği belirtilmiştir. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 53. maddesinde, çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği saptanan sigortalının malûllük sigortası bakımından malûl sayılacağı bildirildikten sonra 54. maddesinde malûllük aylığından faydalanma koşulları sıralanmış, diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 25. maddesinde, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60'ını kaybettiği belirlenen sigortalının malûl sayılacağı açıklandıktan sonra 26. maddesinde aylık bağlama şartları, 25. maddeye göre malûl sayılmak, en az 10 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak, malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra Kurumdan yazılı istekte bulunmak olarak sıralanmış, 27. maddesinde de, malûllük aylığının, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini, malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini izleyen ay başından itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 506 veya 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince malûllük sigortasından aylık bağlanması istemine ilişkin davalarda, Kuruma başvuruda bulunulduğu tarih itibarıyla tümüyle oluşmayan tahsis koşullarının yargılama aşamasında gerçekleşmesi durumunda, özellikle, Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlığını taşıyan 141. maddesindeki, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğunu belirten hüküm, 6100 sayılı Kanunun “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde yer alan, hakimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu yönündeki düzenleme, sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortalar, bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların doyurulması temeline dayanan sosyal güvenlik hukukunun ilkeleri dikkate alındığında, bütün şartların yerine getirildiği tarihi izleyen ay başından itibaren aylığa hak kazanıldığının tespitine ilişkin hüküm kurulmalı, kuşkusuz, yargılama aşamasında aylık bağlama koşulları gerçekleşen sigortalı yönünden tahsis talep günü itibarıyla şartlar oluşmamakla Kurumun dava açılmasına sebep olan herhangi bir haksız işleminin de söz konusu bulunmadığı gözetilerek yargılama giderleri buna göre değerlendirilmelidir. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, çalışma gücünü en az 2/3 oranında yitirmediğinden 506 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince malûl sayılmayan davacının durumunun, malûllük için %60 derecesini yeterli kabul eden 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında da irdelenebilmesi amacıyla, yüzde olarak çalışma gücü kayıp oranı, malûllük olgusu gerçekleşmiş ise bunun tarihi ve buna göre aylığın başlangıcı yönünden Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu’ndan rapor alınmalı, kaybın en az %60 oranında olduğu anlaşıldığı takdirde bu kez sigortalılığa ilişkin bilgi ve belgeler getirtilip 26. maddede öngörülen diğer tahsis koşulları irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.