Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 488 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9351 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, Kurum işleminin iptali ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı; asıl ve birleşen davalar ile, 2013 yılı 9-11 aylarına ait ödenmeyen prim, işsizlik sigorta primi ile damga vergisi için davalı Kurum tarafından ödeme emri gönderilmiş ise de ödeme emrine konu alacağın dayanağını oluşturan müfettiş raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini bu nedenle borcun dayanağını bilmediklerinden bahisle ödemi emrinin iptali ile ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin iadesini istemiştir.Mahkemece; 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi gereğince kendisine ödeme emri tebliğ edilen şahıs borcu olmadığı, borcu ödediği veya borcun zaman aşımına uğradığı iddiasıyla yetkili ve görevli iş mahkemesine 7 günlük süre içerisinde dava açabilecek olup ilgili kanun maddesinde itiraz sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, takibin dayanağı raporlarına kendisine tebliğ edilmediği iddiası ile davalı Kurumca yapılan takibin iptali istenilemeyeceğinden davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Dosya içerisindeki, 24.02.2006 tarihli iş müfettiş raporunda; dava dışı ... Tekstil ünvanlı...’e ait işyerine denetime gidildiğinde, bu işyerinin davacı ... Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret AŞ bünyesinde ve aynı çatı altında faaliyet gösterdiği, ... Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret AŞ’nin yapılan işlerin dikimini ... Testil firmasına verdiği, her iki firmanın aynı binada faaliyet gösterdikleri, ... Tekstilin yaptığı işin ... şirketine nazaran teknoloji gerektiren bir iş olmadığı, muvazaa nedeniyle ... Tekstil çalışanlarının ... şirketi çalışanları olarak kabulünün gerektiğine dair değerlendirme yapılması üzerine aynı işyerinde SGK Denetmeni tarafından yapılan inceleme sonunda düzenlenen 20.09.2013 günlü raporda: ... Testil, ... Tekstil, ... Tekstil ve ... Tekstil işyerleri ile ... Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret A.Ş işyeri arasında asıl alt işveren ilişkisinin bulunmadığı, belirtilen firma çalışanlarının iş kanunun 2. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle ... Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret A.Ş. işçileri olarak kabulünün gerektiği ve bu nedenle de belirtilen firmaların prim borçlarının ... Tekstil ve Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret A.Ş den tahsilinin gerektiği belirtilmiştir.Davalı Kurumun sosyal güvenlik denetmeni raporu üzerine davacı şirkete ait olduğunu kabul ettiği işyerlerinden kaynaklanan prim ve diğer Kurum alacaklarının tahsili için ödeme emri düzenlediği, gerek iş müfettiş raporunun ve gerekse SGK denetmen raporu üzerine bir kısım işyerlerinin unvanlarının davacı şirketin adı ile değiştirilmesine ilişkin Kurum işleminin davacı şirkete bildirilmediği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin yorumu Hakim’e aittir. Bu duruma göre; davanın nitelikçe, bir kısım işyerlerinin unvanlarının değiştirilerek bu işyerlerine ait borçların davacı şirkete mal edilmesine yönelik kurum işleminin iptaline yönelik olduğu açıktır. Hal böyle olunca işin esasına girilerek deliller toplandıktan sonra bir karar verilmek gerekirken, davanın nitelendirilmesine hata yapılarak, ödeme emrinin iptaline yönelik bir dava olduğunun kabulü ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.