Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 443 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 21097 - Esas Yıl 2007





Dava, işyeri sigortalıları için ödenen "özel sağlık sigortası primi"nin sosyal sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarına dahil edilerek (sosyal sigorta) primi kesilmemesi gerektiğinin tesbiti; ihtirazi kayıt ile yapılan ödemelerin istirdadı istemine ilişkindir. Mahkeme, sigortalılar için ödenen "özel sağlık sigortası primi"nin 506 sayılı Kanunun 77/2. maddesinde belirtilen istisnalardan olmadığı gerekçesi ile açılmış bulunan "menfi tesbit davasının reddine" karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi: Davaya konu somut uyuşmazlıkta; davalı Kurumun, "işverenlerce çalışanlar için ödenen 'özel sağlık sigortası' primlerinin sigorta prim matrahına dahil edilmesi gerektiğini" bildirmesi; davacı işverence, Kuruma yapılan itirazın sonuçsuz kalması üzerine, 2005 Nisan ayından itibaren özel sağlık sigortası primleri "prime esas kazanç matrahı"na dahil edilerek, "ihtirazi kayıtla" ödenmiştir. Uyuşmazlık; işyeri sigortalıları için, Nisan 2005-Şubat 2006 devresinde ödenen "özel sağlık sigortası primi"nin, sosyal sigorta primine esas kazanç matrahına dahil edilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı, uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 4958 sayılı Kanunun 36. maddesi ile değişik 77. maddesi olup, anılan maddede; "Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödiyecekleri primlerin hesabında: a) Sigortalıların o ay için hakettikleri ücretlerin, b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin, c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt toplamı esas alınır. Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, aynî yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur……" denmektedir. "Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur" bölümü 4958 sayılı Kanun ile anılan maddenin ikinci fıkrasına son cümle olarak eklenmiştir. Anılan maddede "özel sağlık sigortası primi"ne ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu durumda, "özel sağlık sigortası" primlerinin, "ayni yardım" ya da, sigortalıya yapılmış (primlerin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarına -matrahına- dahil edilebilecek) bir ödeme niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi önem taşımaktadır. Anayasanın 56. maddesi Devlete, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla hizmet verme; bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak yerine getirme; sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için, genel sağlık sigortası oluşturma görevi yüklemiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 1. maddesinde Yasanın amacı "……sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak……" olarak açıklanmıştır. Özel sağlık sigortasında ise, genel ve özel şartlar çerçevesinde sigortalının, sigorta süresi içinde gerek çalışma hayatında, gerekse, özel yaşamında oluşabilecek kaza ve hastalık durumunda, doktora muayene olması, tanı veya tedavi için hastaneye yatırılması ve cerrahi müdahale dahil her türlü tedavi olanağının sağlanması, tedavileri için gerekli masraflar ile, varsa, gündelik tazminatları poliçede yazılı meblağlara kadar güvence altına alınmaktadır. Özel sağlık sigortasından yurtiçinde, ya da, yurtdışında tercih edilecek doktor veya sağlık kurumundan hizmet alma serbestisi bulunabilmektedir. Sigorta ettiren ile, sigortalının aynı kişi olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bazı durumlarda sigorta ettiren kendi menfaatini değilde, bir başkasının (somut ilişkide olduğu gibi işyeri sigortalısının/çalışanının) menfaatini sigorta ettirmiş olabilir. Ödenen prim, riziko bedeli primidir. Tasarruf unsuru bu sigortada mevcut olmadığı için primde de bu unsur yoktur. Bu şekilde yapılan sözleşmelerde (sigorta akdinden doğan borç ve yükümlülükler kapsamında) prim ödeme yükümlülüğü de sigorta ettiren işverene ait bulunmaktadır. Bu durumda özel sağlık sigortasından amaçlanan ise, (Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlanan sağlık yardımlarına ek olarak) sigortalılara özel sağlık kuruluşlarından da sağlık desteği teminidir. İşveren tarafından özel sağlık kuruluşlarından, poliçe kapsamında yararlanabilmek amacıyla yaptırılan özel sağlık sigortasına ilişkin primlerinin sigortalı (ücret) geliri kapsamında değerlendirilmesi, özel sağlık sigortasının sağlık hizmeti biçimindeki (ayni) niteliği dikkate alındığında da isabetli bulunmamaktadır. Kaldı ki, özel sağlık sigortası primleri karşılığında teminat altına alınan sağlık yardımları nedeniyle oluşan ve özel sigorta şirketlerince karşılanan giderlerin Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden "karşılanmayan sigorta riski" nedeniyle gider azaltıcı nitelikte bulunduğu da unutulmamalıdır. Aksine düşünce, Devletin özel sağlık sigortasının yaygınlaştırılması konusundaki politikasıyla da uyumlu bulunmamaktadır. Nitekim, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 63/3. maddesi ile "Ücretin safi değeri"; "Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları……" indirildikten sonra kalan miktar olduğu belirtilmektedir. Bu ve benzeri diğer düzenlemeler ile prim veya katkı payları nedeniyle vergi matrahından indirimler sağlanmasına karşın, sigorta primine esas matrahın belirlenmesinde farklı bir uygulamaya gidilmesi çelişki yaratmaktadır. Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 77. maddesinin engel bir düzenleme içermiyor olması karşısında, özel sağlık sigortasını teminen sigorta ettiren (işveren) tarafından sigorta şirketlerine yapılan prim ödemelerinin, sigortalının ücret gelirine dahil olduğu, bir diğer ifadeyle, bu prim ödemesinin sigortalıya yapılmış nakdi ödeme niteliğinde bulunduğu değerlendirmesi somut uyuşmazlıkta kabul edilemez. Belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetilerek, "özel sağlık sigortası primleri"nin sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tesbitinde dikkate alınmayacağının kabulü ile, prime esas kazanç matrahına dahil edilen özel sigorta primleri nedeniyle davalı Kuruma yapılan fazla prim ödemeleri, işveren ve Kurum nezdindeki belgeler getirtilerek yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı düşüncelerle davanın reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 26.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.