Dava, ziraat odası kaydına istinaden Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, tarım ya da esnaf Bağ-Kur ayrımı yapılmaksızın, 2001 den beri devam eden ziraat odası kaydına istinaden davacının 23.07.2001 - 07.12.2007 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Alparslan Koçak tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 2926 sayılı Kanun yönünden; sigortalılık hak ve yükümlülüğü tescille başlar. Anılan kanunun 5. maddesi "2 nci madde kapsamına girenler, on sekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar. Ancak, 7 nci maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar" hükmünü içermekte olup; davacının bu kanun kapsamında tescil başvurusu bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 2926 sayılı Kanunun re'sen tescil ile ilgili 9. maddesinde yer alan "Bu kanuna göre sigortalı sayılanlardan, sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemleri kurumca re'sen yapılır" hükmünün açıkça 2. maddeye göre Kanun kapsamında sayılan sigortalıların Kurumca re'sen tescil edilmeleri zorunluluğunu öngördüğü anlaşılmaktadır. Kaldı ki 5. maddede Tarım Bağ-Kur sigortalılığının zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı ifade edilmiştir. 2926 sayılı Kanuna tabi kişilerce 36. maddede sayılan kurum, şirket, işletme veya gerçek kişilere satılan ürün bedellerinden prim borcuna mahsuben %1 oranında kesinti yapılması ve bu kesintilerin anılan gerçek ve tüzel kişilerce ertesi ayın 20. günü akşamına kadar Bağ-Kur'a intikal ettirilmesi gerekir. İşte bu bağlamda sigorta primlerinin, ürün bedellerinden Bağ-Kur adına tevkif suretiyle, tahsili halinde kişinin yukarda izah edilen 5. maddede yer alan anlamda tescil işleminin bu tevkifat tarihinde gerçekleştiğinin kabulü gerekir.Bu kapsamda davacının ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilmiş herhangi bir prim kaydı bulunup bulunmadığı araştırılmış değildir. Öncelikle, davacının davaya konu dönemde herhangi bir Kurum, şirket, işletme veya gerçek kişiye tarımsal ürün satıp bu ürün bedelinden Bağ-Kur'a prim tevkifatı yapılıp yapılmadığı, tevkifatı yapan özel şirket ya da gerçek kişi ise tevkifatın Bağ-Kur'a intikal edip etmediği usulünce araştırılmalıdır. Herhangi bir ürün teslim edilmediği veya teslim edilen ürün bedellerinden Bağ-kur prim tevkifatı yapılmamış olduğunun anlaşılması halinde tescilin gerçekleşmiş olduğundan söz edilemeyeceğinden, salt tarımsal faaliyetin süregeldiğinden bahisle geriye dönük olarak sigortalılık tescili yapılamaz. Zira 1479 sayılı Esnaf Bağ-Kur ve 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanunlarında 506 sayılı Kanunun 79 maddesine paralel herhangi bir düzenleme bulunmadığından anılan yasalar çevresinde geriye yönelik hizmet tespiti suretiyle sigortalılık kazanılmasına da yasal olanak yoktur. 1479 sayılı Kanun yönünden ise; uyuşmazlığa ve dolayısıyla hükme konu dönemde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun, gerek bilahare Anayasa Mahkemesince tüm maddeleriyle iptal edilen 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve gerekse 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunla değişik 24. maddesi ile 25. maddesinde, anılan kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının koşulları ve bu sigortalılığa yasal karine sayılan olgular belirtilmiş olup, sigortalılığın temel ve ön koşulu "kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma" olgusudur. Ancak, bu ana koşulun gerçekleşmesi tek başına yeterli olmayıp, "ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti, gelir vergisinden muaf ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kaydı" bulunması gereklidir. Bu bilgiler ışığı altında, bakkallıktan dolayı vergi kaydına istinaden 24.02.2003 tarihinde 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur tescili yapılan davacının, söz konusu sigortalılığı vergi kaydıyla uyumlu şekilde 13.07.2004 tarihinde sonlandırılmıştır. Davacının sigortalılık başlangıcı 23.07.2001, sonu 07.12.2007 tarihi olmak üzere kesintisiz sigortalı olduğunun tespitini istediği nazara alınarak; anılan dönemde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması ile ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti, gelir vergisinden muaf ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluş kaydı olup olmadığı usulünce araştırılıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu konuda araştırma yapmaksızın yazılı gerekçe ile davanın kabulü isabetsizdir.Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.