Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, hak sahibi konumundaki davalıya yersiz olarak ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ......... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hakkında verilen boşanma kararı 2003 yılında kesinleşen davalıların murisi ......’a, 2004 yılında yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca 18.10.2008 tarihi itibariyle kesilerek, 18.10.2008 – 17.04.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. İnceleme konusu davada mahkemece gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; davalıların murisinin boşanma tarihinden sonra boşandığı eşinden 05.10.2005 tarihinde müşterek çocukları .....’ın doğması, sonrasında eşlerin 15.03.2011 tarihinde yeniden evlenmeleri,...... Başkanlığı..... ...........’nün 08.03.2012 tarih ve 2012/m bengin-49 sayılı raporuna dayanak alınan kontrol memuru tarafından yapılan çevresel soruşturmada davalıların murisi .....’ın boşandığı dönemde boşandığı eşi ile bir arada yaşadığının tespit edilmesi, yine 11.06.2012 tarihli Jandarma tutanağı ile de boşanılan eşin....’ya gittiği, zaman zaman Türkiye’ye döndüğünde de davalıların murisi ile aynı adreste kaldığı, boşanma dönemine rastlayan sürelerde fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edilmiş olması, boşanılan eş ......’ın boşanma dönemine rastlayan 2007-2010 yılları arasında mernis sisteminde davalıların murisi..... ile aynı adres olan .... Beldesi ...ı Mah. ..... Cad. No:4/1 ........adresinde kayıtlı olması, kamu tanıklarının bazılarının eşlerin boşandığını dahi duymamış olması, davalı tanığı......’ın fiili birlikteliği doğrulamış olması, diğer tanıklar tarafından boşanılan eş......’ın .....’ın üst katındaki annesine ait evde oturduğu iddia edilmiş ise de anlaşamayıp ayrıldığı belirtilen eşlerin birbirine bu kadar yakın evlerde yaşamayı kabul etmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olması karşısında ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalıların murisi..... ile boşandığı eşinin fiili birlikteliklerinin varlığı belirgindir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kabule göre de, davada kendini vekille temsil ettirmiş olan davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve vekilin adının gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi de hatalı bulunmuştur. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 06.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.