Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava,yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve yetim aylığının kesilmesi tarihinden itibaren ödenmesi gereken aylık maaşlarının her ay işleyecek faizleriyle birlikte davacıya verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacıya, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aylık bağlandığı, ancak boşandığı eşiyle talep konusu dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlenmesi üzerine, davalı Kurumca talep konusu dönemde yersiz olarak ödenen aylıkların ödenmesi için tebligat yapılmıştır. Davacı tarafından, yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve yetim aylığının kesilmesi tarihinden itibaren ödenmesi gereken aylık maaşlarının her ay işleyecek faizleriyle birlikte davacıya verilmesi istemine ilişkin eldeki dava açılmıştır.Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun'un 96'ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56'ncı maddede, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.Bu tür davalarada davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Somut olayda; mahkemece, dosyadaki kayıt ve belgeler değerlendirilmek suretiyle” Mahkememizce yaptırılan kolluk araştırması tutanağında, davacının boşandığı eşi ile 2013 yılına kadar fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edildiğinin bildirildiği, Merkez İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından gelen cevapta davacı ile eski eşinin adreslerinin ve oy kullandıkları sandıkların aynı olduğu, Yine Düzce Nüfus Müdürlüğü'nün 16/01/2015 tarihli cevabi yazısında bildirilen adres bilgileri raporunda davacı ile boşandığı eşinin adresinin aynı olduğunun tespit edildiği, tüm bu hususların kurumun yaptırmış olduğu araştırma sonucuyla uyumlu olduğu, kamu tanıklarından aynı zamanda tutanak tanığı da olan ...'un beyanından davacı ile eski eşinin boşanmadan sonra da fiilen birlikte yaşadığının anlaşıldığı, yine davacı tanıklarının beyanlarının ise Nüfus Müdürlüğünden ve İl Seçim Kurulundan gelen müzekkere cevabı ile kolluk tespitiyle uyumlu olmadığı dikkate alındığında davacı ile boşandığı eşinin çekişmeli dönemde fiilen birlikte yaşadıkları, gerçekte hiç ayrılmadıkları anlaşılmış, davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Nüfus müdürlüğünün 06.01.2015 tarihli cevabı yazısından; 30.10.2014 tarihi sonrası, davacının; 18.09.2014 tarihi sonrası davacının boşanmış olduğu eşinin adresinin bildirildiği, yukarıda belirtilen tarihler öncesi adreslerin ulusal adres veri tabanından silindiği anlaşılmakta, mahkemece yapılan yargılamada; kurum araştırmasında ifadesi alınan ...’un dinlenilmediği görülmektedir. Nufus müdürlüğüne müzekkere yazılarak, silinen adreslerin hangi döneme ait olduğu ve ne zaman silindiği sorularak, bildirilen adresin ortak adres olması halinde ortak adresteki, davacı ve boşanmış olduğu eşinin, birlikte veya ayrı yaşadıkları hususunu bilebilecek, komşu, yönetici ve kapıcı gibi kişiler dinlenilmeli,bildirilen adreslerin ortak olmaması halinde adreslerdeki komşu, yönetici ve kapıcı gibi kişiler dinlenilmeli ayrıca talep gözetilerek istirdat dönemi sonrası için de birlikte veya ayrı yaşama olgusunun araştırılması gerekir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.