Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3985 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27665 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dosya kapsamından; davacının dava dışı Limited Şirketinin ortağı olduğu, 11/05/2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilen ve 20/04/2004 tarihinde tescili yapılan şirketin dört ortağının herbirinin % 25 hissedar olduğu, ortaklardan Necdet Sevinç'in 5 yıl için müdür olarak tayin edildiği ve müdür ile birlikte ortaklardan birinin imzasıyla şirketin temsil ve ilzamına karar verildiği, davacının 07/05/2007 tarihinde tüm hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı ve davalı Kuruma başvurarak hissesi oranında borcunu ödemek istediğini belirtmiş, davalı Kurum 21.04.2008 tarihli yazısı ile davacıya, “2007/15040, 15041, 15042, 2007/17184, 17185, 17186, ödeme emirleri ile daha eski ödeme emirlerinden 21.070 TL borcunu ödediğinden hakkınızda uygulanan icra takibi kaldırılmış olup 2004 Nisan ila 2007 Nisan aylarına ait bu dosyadan borcunuz kalmamıştır” şeklinde cevabi yazı yazıldığı, söz konusu ödeme emirlerinin 2007/15040, 15041, 15042, 17184, 17185, 17186, 2008/21960, 21961, 2010/20257, 20258, 20259 nolu ve 2006/5-2007/5 dönemleri arasına ilişkin olduğu, dava dışı şirketin prim ve ferilerine ilişkin borçlarından dolayı dava dışı Hüseyin Aktürk’e gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan davada Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2015/55 E. 2015/204 K. sayılı hükmü ile, dava konusu ödeme emrine konu olan prim borçları davalı kuruma ödendiğinden ve dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 21. Hukuk dairesince onandığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanaklarını oluşturan, 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin Kurum'a karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa'nın 88. maddesinde de Kurum'un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun'da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.Öte yandan, 6183 sayılı Yasa'nın 35. maddesinde de, ( Değişik madde: 22.07.1998 - 4369/21. m. ) limited şirket ortakları ( Değişik ibare: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m. ) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.Somut olayda, limited şirket ortağı olan davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmaması halinde 6183 sayılı Yasa'nın 35. maddesi gereğince şirketten tahsil edilemeyen borçlardan hissesi oranında sorumlu olacağı açıktır. Ne var ki; şirket müdürü ile birlikte ortaklardan birinin imzasıyla şirketin temsil ve ilzamına karar verildiği anlaşıldığından şirket ortaklarının tümünün temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu ve üst düzey yönetici ve idareci oldukları tartışmasızdır. Bu durumda şirket müdürü ile birlikte şirket ortağı olan davacının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu açıktır. Belirtilen ilkeler çerçevesinde davacının davaya konu borçtan sorumlu olduğu gözetilip, davalı Kurum'a yapılan ödeme ile Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2015/55 E. 2015/204 K. sayılı dosyası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.