Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3680 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18222 - Esas Yıl 2011





Dava; yersiz ödenen yetim aylıklarının istirdadı için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi A.. E..tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı Yasanın Geçici 4. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir…Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…” hükmüne yer verilmiştir.İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. Davaya konu uyuşmazlık, dayanağı işlem ve olayların meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 5434 sayılı Kanun’dan kaynaklanmakta olup, görev alanına girmediğinden İş Mahkemelerinde çözümlenmesi mümkün değildir. Ne var ki; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinde, kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı hususu da gözetildiğinde ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınmaksızın, iş mahkemesi sıfatı ile yargılamaya devamla işin esasına girilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 01.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.