Davacı, davalı Kurumca iptal edilmiş bulunan 3201 sayılı yurtdışı borçlanması nedeni ile 825, 14 YTL alacaklı olduğunun tespitine ve yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi AE tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, sigortalının, başvuru tarihinde kesin dönüş yapmaması nedeniyle, 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanmasının iptal edildiğinden bahisle, borçlanma bedeli olan 825,14 YTL'nin, Kurum veznesine ödendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece; borçlanma işleminin iptali nedeniyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Sosyal güvenlik hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı anayasal haklardan olup, bu haktan vazgeçilmesi mümkün bulunmamaktadır. Davanın yasal dayanağını teşkil eden 3201 sayılı Kanunun 3. maddesi Anayasa Mahkemesinin 12.12.2002 tarih ve 2000/36-2002/198 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Böylece yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerliliği için kesin dönüş şartına dair yasa kuralı yürürlükten kalkmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmekte olup, derdest bulunan bütün davalara uygulanması gerektiği doktrin ve uygulamada tartışmasızdır. Hukuk Genel Kurulu'nun vermiş olduğu 05.02.2003 tarih ve 2002/21-790, 2003/61 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Her ne kadar dava; borçlanma bedelinin istirdadına ilişkin ise de, bu davada öncelikle borçlanmanın geçerliliği konusunun tartışılması gerekir. Kurum, Anayasa Mahkemesinin iptalinden önceki mevzuat çerçevesindeki uygulamaya göre, borçlanmayı iptal ederek, ödenen bütün aylıkların istirdadını talep etmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı çerçevesinde, yurt dışı hizmet borçlanması için artık yurda kesin dönüş şartı aranmayacağından; öncelikle, davalının borçlanmasının geçerli olduğunun kabulü ve dolayısıyla 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanma işleminin geçerliliği nedeniyle de borçlanma bedelinin Kurum alacağından mahsup edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Aylık tahsisini düzenleyen 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi iptal kararının kapsamı dışında kalmakla yürürlüğünü korumaktadır. Böylece, aylık tahsisinden sonra gerçekleşen yurt dışı çalışma halinde borçlanma iptal edilmemekle beraber çalışılan süre ile sınırlı olarak ödenen aylıkların istirdadında yasal zorunluluk vardır. Somut olayda; geçerliliğini koruyan borçlanma karşısında, davacının bedelinin istirdadına ilişkin isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.