Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 342 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22987 - Esas Yıl 2012





T.C....Davacı, davalı işveren nezdinde 13.9.1993-16.12.2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, davacının davalı işveren nezdinde geçen çalışmaların tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece çalışmaya ilişkin delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Zira, dosyada mevcut deliller, sübut konusunda tam bir kanaat ortaya koymamaktadır. 5510 sayılı... Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. ....Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, 1993-2005 yılları arasında geçtiği iddia edilen çalışmalarının gerçekliğinin belirlenebilmesi amacıyla; mahkemece re’sen tanık belirleme ve dinleme yoluna gidilmediği, mevcut tanık beyanlarında çalışma tarihlerini saptayacak açık ifadelerin bulunmadığı, yeterli delil toplanmadığı görülmüştür. . Bu nedenle, bu tür davalarda re’sen delil araştırması yapılması gerektiği gözetilerek, öncelikle davacının meslek lisesinde okurken stajını davalı şirkette yapması ve 20.1.1995 tarihinde bu okuldan diploma aldığı da gözetilerek, taraflarca bildirilen ve bir kısmının gerçekten komşu işyeri tanığı olup olmadığı anlaşılamayan tanıkların beyanları ile yetinilmeyerek, davacının çalışmaları hakkında bilgi sahibi olabilecek, kuruma bildirim yapılmayan dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile gerektiğinde, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının çalışmasının ne zaman başlayıp, ne zaman bittiği, fiili olup olmadığı, işverenin hangi şubesinde geçtiği tespit edilmeli, sonradan dinlenen tanık beyanları ile daha önce dinlenen tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, toplanabilecek başkaca deliller varsa bunlar da toplanmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bu aşamada sair yönleri incelenmeyen hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.