Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 34 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19625 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı Kurum, 05.05.2007 tarihli iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masrafların rücuan tazminini talep etmiştir. Mahkemece, davalılar %90 kusurlu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 1-5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenleme getirilmiş ise de, anılan kanunda söz konusu düzenlemenin yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir hüküm bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. ve 87. maddeleridir. 506 sayılı Kanunun 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücû alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Kanunun 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücû alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür. İşveren veya üçüncü kişiler ile üçüncü kişileri çalıştıranlara rücû olanağı anılan maddede öngörülen sayılı ve sınırlı durumların gerçekleşmesi hâlinde mümkün olup, 506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayalı eldeki davada, maddedeki sorumluluk hallerinin genişletilmesi veya genel hükümler uyarınca kusursuz sorumluluk yoluna gidilmesine olanak bulunmamakta olduğundan davalıların rücû alacağından sorumluluğu ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi ve kusurlarının varlığı halinde mümkündür.506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde Mahkemece, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak ve varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Kusur oranlarının saptanmasında, ihlal edilen mevzuat hükümleri belirlenirken, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkatin de neler olduğunun eksiksiz bilinmesinde, kusur raporuna ve dava dosyasına yansıtılmasında yasal zorunluluk vardır. Dosya kapsamına göre, hükme esas alınan kusur raporunda, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde ...’nin %50, kazalının %10 kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, üçüncü kişi olduğu belirgin bulunan beton pompa operatörü davalı ...’in kusur durumu hakkında ise değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler doğrultusunda, iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan, oluşa ve işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun olarak düzenlenmiş kusur raporu alınarak, varsa çelişki de giderilerek davalıların kusur oran ve aidiyetlerinin gerçeğe uygun olarak tespiti yapıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297'nci maddesinde; “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: ... c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri… “ hükmü bulunmaktadır.Mahkemece, açıklanan yasal düzenlemedeki emredici hükümler gözardı edilip, hükmün gerekçesinde davaya konu iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, yapılan geçici iş göremezlik ödemesi ve tedavi masrafı ile tazmini mümkün Kurum zararının infazda tereddüte neden olacak şekilde, çelişkili belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...'ye iadesine, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.