Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 338 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22323 - Esas Yıl 2012





....Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20.05.1996-26.01.2010 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın ... Genel Müdürlüğü yönünden reddine, diğer davalı ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılardan SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dava, davacının, davalı ... nezdinde ... Genel Müdürlüğünden aldığı ihalelerde geçen çalışmaların, tespiti istemine ilişkin olup; mahkemece, işveren sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile, ... Genel Müdürlüğü yönünden reddine, diğer davalı ... yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. 506 sayılı Kanunun, ”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı 87 nci maddesi hükmünde, aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanmış, sigortalıların üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu ./...-2-kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olacağı belirtilmiştir. Maddede “aracı” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, tali işveren, taşeron, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla anılmaktadır. Aracı kavramı, her şeyden önce, asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanabilir ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Aracı kavramının belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır. Belediyenin görevlerine ilişkin yasal mevzuat gereği, alt yapı ve içme suyu şebekelerinin tesisi işleri belediyelere aittir. Davacının çalışmakta olduğu işlerin ve işyerinin ... Genel Müdürlüğüne ait olduğu ve bu davalının kanundan kaynaklanan asıl işlerini ihale usulüyle sözleşme yaparak diğer davalı aracılığıyla yerine getirdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davacının ücretini, sosyal haklarını, sigorta primlerini ödeyen, kendi işyerinden işe giriş bildirgesini ve prim bildirgelerini veren, ihale suretiyle davalı Belediyenin asli görevi olan işi alan davalı işveren ...’tir. Her iki davalı arasında ihale neticesi düzenlenen sözleşme ve eki şartnamelere göre işe alınacak sigortalılarla ilgili çalışma koşulları, sosyal ve ekonomik haklar ile ilgili düzenlemeler, asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğunu düzenleyen mevzuat hükümleri sonucu olup, alt işverenin, işverenlik sıfatını ve sorumluluklarını ortadan kaldıran düzenlemeler değildir. 506 sayılı Yasanın 87. Maddesi ile asıl işveren ile alt işveren arasındaki ekonomik ve mali yönden sorumluluk hukukunun sınırlarının belirlendiği, maddede geçen “bu kanunun işverene yüklediği ödevler” tanımlamasın asıl işverene, alt işverenin taraf olduğu hizmet sözleşmeleri nedeniyle açılacak hizmet tespiti davalarında “pasif husumet ehliyetini” amaçlamadığı anlaşılmaktadır.Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta işveren sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile hakkında açılan dava reddedilen ... Genel Müdürlüğünün asıl işveren olup olmadığı yukarıda belirtilen ilkeler ışığında araştırılmalı, böylece, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. ../...-3- Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalılardan.... avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen ve bu aşamada sair yönleri irdelenmeyen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.