Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3348 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 27210 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı ... Başkanlığı işleminin iptali, aylıkların kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ve menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hakkında verilen boşanma kararı 18.05.2010 tarihinde kesinleşen davalıya, 1984 yılında yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca 26.06.2010 tarihi itibariyle kesilerek, 26.06.2010 – 26.12.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen e?? ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.İnceleme konusu davada mahkemece gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; yargılama aşamasında Emniyet görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmada elde edilen somut veri ve saptamalar, talimat mahkemesince 14.05.2014 tarihinde alınan ifadesinde kaçamaklı beyanlarda bulunmakla birlikte, .... denetmenlerine yazılı ve imzalı olarak davacı ile boşanılan eşin birlikteliklerine dair ifade veren mahalle muhtarı ...’ın samimi bulunan beyanları, dinlenen davacı tanıklarının davacı ile boşanılan eş ...’in boşandıktan sonra aynı dairenin bölünmesi suretiyle farklı girişleri olan yaşam alanında ikamet ettiklerini beyan etmeleri, 2 katlı bir apartmanın üst katında olduğu anlaşılan bu dairenin mülkiyetinin daha önce boşanılan eş adına kayıtlı olduğunun ve boşanma ilamı ile de mülkiyetinin davacıya bırakıldığının, alt kattaki dairenin mülkiyetinin de boşanılan eşe ait olduğunun anlaşılması karşısında, davacının boşandığı eşi ile evi bölmek suretiyle de olsa aynı çatı altında yaşamasını gerektirir bir muhtaçlığının bulunmadığının kabulü gerekeceği, kaldı ki, boşanma ilamına göre şiddetli geçimsizlik temeline dayalı olarak boşandıkları anlaşılan davacı ve eski eşinin, aynı apartmanda dahi yaşamalarının hayatın olağan akışına aykırı olması karşısında ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile boşandığı eşinin fiili birlikteliklerinin varlığı belirgindir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.