Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3346 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 27049 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine, davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir. Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159).HMK. 119. maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de bu duruma örnek oluşturmaktadır. Davanın, hasımda değil temsilcide yanılma sonucu hatalı açılması halinde husumetten reddedilmeyip gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği Yargıtayın yerleşmiş uygulamasıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.Somut olayda, husumetin ... Bakanlığı yerine tüzel kişiliği bulunmayan ... Genel Müdürlüğü’ne izafeten .....’ne yöneltilmiş bulunması, temsilcide yanılma olup, mahkeme tarafından yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının kabul edilebilir yanılgısı nedeniyle HMK 124. maddesi çerçevesinde davasına ... Bakanlığı 'nı da dahil etmesi için imkan sağlanmalı ve yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre, bir karar verilmelidir.2- Davalı işverene ait işyerinde 2000-2012 yılları arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleridir. 506. sayılı Kanunun Sigortalı sayılmayanlar başlıklı 3. maddesinde “I - Aşağıda yazılı kimseler bu kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar: A - (Değişik alt bent: 24/10/1983 - 2934/1 md.)a)Kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle,b)Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak,c)Tarım sanatlarına ait işlerde,d)Tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde,e)Tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık ve benzeri işlerinde,Çalışanlar hariç olmak üzere tarım işlerinde çalışanlar..” hükmü ve 5510 sayılı Kanunun Sigortalı sayılmayanlar başlıklı 6. maddesinde ise Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında; ....ı) Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar... 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.” hükmü yer almaktadır. Davaya konu somut olayda; davalı Kastamonu Bölge Müdürlüğü’nün davacının orman işlerinde birim fiyat esasına göre çalıştırıldığına dair kabulü ve yukarıda anılan yasa maddeleri dikkate alınarak davacının davalı işveren nezdinde geçen, 506 ve 5510 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılan hizmetinin, davalı işveren nezdinde tutulan iş sözleşmeleri, istihkak bordroları, çalışanlar listesi, ödeme bordroları gibi belgeler ve alınan tanık beyanları ile tespit edilerek davacının hangi dönemlerde çalıştığı, davacıya yapılan ödemelerin kaç günlük çalışma süresine karşılık geldiği de belirlenerek davacının hizmet akdine göre çalıştığı anlaşılan günlerin tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.