Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3331 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 14954 - Esas Yıl 2006
Davacı, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 6.320.58 YTL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 1479 Sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olan F.Ö.'ün,davacı kurum sigortalısı olan davalı eşi S.Ö. üzerinden aldığı sağlık karnesi ile sağlık yardımlarından yararlandığından bahisle;davacı kurumca sağlık yardımlarının karşılığını oluşturan bedelin davalı eş Siyami'den tahsili istemine ilişkin olup,mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Sosyal Sigortalar Kurumu alacağı niteliğindeki sağlık yardımlarının aynı zamanda Bağ-Kur'un yükümlülüğünü oluşturması,20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun geçici 1 inci maddesindeki düzenleme ile Sosyal Sigortalar Kurumu,Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) ve Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sardığının her türlü alacakları, hakları, borçları, görevleri ile birlikte hiçbir işleme gerek kalmaksızın anılan kanunun yürürlük tarihi itibarıyla, bu kanunla ihdas edilen Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiş olması,Borçlar Kanunun 116 ncı maddesinin birinci fıkrasında yazılı olan "Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta içtimaıyla borç sakıt olur" hükmü karşısında,somut uyuşmazlıkta aynı maddi temelden doğan SSK alacağı ile aynı tutardaki Bağ-Kur borcunun yukarıda anılan Kuruma devredilmesi ile davaya konu borcun ortadan kalkmış bulunmasına göre,mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, Üye M.Zafer Erdoğan'ın muhalefetine karşı, Başkan Coşkun Erbaş, Üye Ö.Şansal Erkam, Coşkun Öztürk ve Neslihan Sever'in oylarıyla ve oyçokluğuyla, 08.03.2007 gününde karar verildi. KARŞI OY Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olan davalının eşi F.Ö.'ün, eşi davalı SSK sigortalısı S.Ö. üzerinden sağlık yardımı almasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, oyçokluğuyla alınan bozma kararında ise iki kurumun tek çatı altında toplandığı ve bu suretle alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği, BK 116 gereğince borcun ortadan kalktığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir. Her borç ilişkisinde zorunlu olarak üç unsur bulunması gerekir. Bunlar, edim, alacaklı ve borçludur. Bu unsurlardan biri olmayınca borç ilişkisinden söz edilemez. İşte Borçlar Kanununun 116. maddesi, bu üç unsurdan alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide toplanması halinde borcun sona ereceğini kurala bağlamıştır. Sayın çoğunluk maddeye yanlış anlam vererek, alacaklı SSK ile sağlık harcaması yapmakla yükümlü görülen dava dışı Bağ-Kur'un aynı kurum tüzel kişiliği altında birleşmesini alacaklı ve borçlu sıfatlarının tek kişide birleşmesi gibi değerlendirmiş ve bu sebeple davanın reddi gerektiğine karar vermiştir Olayımızda Borçlar Kanunu 116. maddenin uygulanabilmesi için SSK'nın dava konusu alacağın hem alacaklısı hem de boçlusu olması daha başka bir anlatımla iki sıfatın davanın taraflarından birisi üzerinde birleşmesi gerekir. Oysa, burada alacaklı SSK ile dava dışı Bağ-Kur birleşmiştir. Bu durum Borçlar Kanunu'nun 116. maddesinde ifadesini bulan bir sıfat birleşmesi olarak nitelendirilemez. SSK'ca yapılan sağlık harcamalarının yersiz olduğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan mahkeme kararının onanması gerekir. Açıklanan sebeplerle sayın çoğunluğun bozma kararına iştirak etmiyorum. Üye M.Zafer Erdoğan
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Avukatın yapamayacağı işler- ortak çalışan avukatlar da işi yasal olarak reddetmek zorundadır.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38.maddesinde avukatın işi ret mecbureyetinde olduğu haller gösterilmiş, aynı maddenin (c) bendi; “Avukatın evvelce hakim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak görev yapmış olmasını” işi reddetme sebebi olarak kabul etmiş, aynı maddenin son fıkrasın
eksik harcın yatırılması için önce normal bir süre verilmesi zorunlu olmayıp, mahkemece doğrudan kesin mehil verilebilir. Ne var ki, verilen kesin mehil makul bir süreyi kapsamalıdır.
(...Kadastro sırasında dava konusu 136 ada 2 ve 6 ile 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar davalı C.. G.., 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz eşit paylarla davalı C.. G.. ve dava dışı Z. Y., 136 ada 3 ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. G.., 136 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davalı H. G., 136
Ödeme emrinde alacaklının adresinin yanlış yazılması
İtirazYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.nun 58/1.maddesine göre takip talebinde alacaklının ve varsa k
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?