İş Mahkemesi Dava, davacının eksik hesaplanan aylık miktarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Somut olayda, 27.03.1984-05.03.1986 ve 23.01.2007-18.04.2011 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığı, 01.12.1995 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının bulunduğu, prim borcu nedeni ile 01.12.1995 tarihi itibariyle sigortalılığının 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi gereğince durdurulduğu, durdurulan 4011 günlük dönemin pirim borcunun ödenmesi sonrası davacıya 01.05.2011 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanuna tabi olarak 13. basamaktan yaşlılık aylığı bağlanıp ödendiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanunun Ek 19 ve 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesi kapsamında prim borcu nedeni ile durdurulan ve ihyaya tabi sigortalılık sürelerinin prim borcunun ödenmesi sonrası yaşlılık aylığının belirlenmesinde esas alınan basamak tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır. 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinde “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarakdeğerlendirilir. …” hükmüne yer verilmiş, 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 17. maddesi ile de “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80'inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Yukarıda zikredilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, durdurulan sigortalılık sürelerine yönelik prim borcunun sigortalı yada hak sahipleri tarafından ödenmesi halinde, anılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Kurumca zorunlu sigortalılık süresi olarak kabul edildiği halde prim borcu nedeni ile bir yönüyle askıya alınan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen bu sürelerin, yaşlılık aylığının belirlenmesinde esas alınan basamakların tespitinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinin zorunlu bir sonucu olarak gözetilmesi gerekmektedir.1479 sayılı Kanunun 51. maddesinin 4. fıkrasında, “Gerek Bağ-Kur ve gerekse diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamından çıkarak yeniden Bağ-Kur Kanunu kapsamına girenlerin evvelce Bağ-Kur’a fiilen prim ödemiş oldukları son basamak üzerinden sigortalılıkları devam eder.” hükmüne yer verilmiş iken, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile anılan maddede yapılan değişiklikle, bu Kanun kapsamından çıkarak, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamaklarının, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile 619 sayılı KHK’nın iptali sonrası 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik anılan fıkrada, “Bu Kanun kapsamından çıkarak, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. 5458 sayılı Kanunun 14. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen ve 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 27. madde hükmünde, anılan Kanuna göre kayıt ve tescilleri yapılan sigortalıların 31/12/2007 tarihine kadar sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin tespitine ilişkin her türlü bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmek zorunda oldukları, bu tarihten sonra bilgi ve belge ibraz edenlerin hizmet süreleri saklı kalmak kaydıyla, ibraz ettikleri bilgi ve belgelerin basamak tespiti ve geriye dönük prim hesabında dikkate alınmayacağı, anılan tarihe kadar söz konusu bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmeyen sigortalıların Kurumda mevcut bilgi ve belgelere göre basamak tespitinin yapılarak ve geriye dönük prim borçlarının hesaplanacağı belirtilmiş, 5724 sayılı Kanunun 28. maddesi ile bu maddedeki başvuru süresi 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Geçici 27. madde hükmünü göz önüne aldığımızda, 01/10/2008 tarihine kadar sigortalılar tarafından belgelerin ibraz edilmemesi halinde, geçmişteki farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi sigortalılık sürelerinin basamak tespiti ve geriye dönük prim hesabında dikkate alınmayacağı sonucuna varılmaktadır. Anılan maddede, “bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmeyen sigortalıların Kurumda mevcut bilgi ve belgelere göre basamak tespiti yapılır ve geriye dönük prim borçları hesaplanır.” hükmüne yer verilmiş ise de, farklı sosyal güvenlik kurumlarının Geçici 27. maddenin yürürlüğünden sonra 20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Kanun ile birleştirilmiş olması ve bu hali ile Geçici 27. madde metninde geçen “Kurum” tabirinden 1479 ve 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları kapsayan Bağ-Kur’un anlaşılmasının gerektiği açık olup bu halde aynı Kurum bünyesinde bulunan 2926 ve 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalıların sigortalılık sürelerinin basamak intibakında değerlendirilmesi gerekmekte, farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi sigortalılık sürelerinin (506, 5434,2925 sayılı Kanunlar) ise, geçici 27. maddenin yürürlük tarihi olan 01.04.2006 tarihine kadar Bağ-Kur kayıtlarına geçmiş olması yada anılan maddede öngörülen son başvuru tarihi olan 01.10.2008 tarihine kadar sigortalı tarafından Kuruma bildirilmiş olması halinde basamak intibakında değerlendirilmesi gerekmektedir.Burada intibakı sınırlandıran 5510 sayılı Kanunun Ek 8. maddesi hükmünü de göz önünde bulundurmak gerekir. 6385 sayılı Kanunun 11. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ve 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe giren, “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların basamak tespiti” başlığını taşıyan Ek 8. maddede “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamında 01/10/2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç veya bitiş tarihi değişenlerin daha önceden tespit edilmiş gelir basamakları ve bu basamakların yükselme tarihleri değiştirilmez. Bu sigortalılardan, tescil tarihi daha eski bir tarihe alınanların eski tescil tarihi ile yeni tescil tarihi arasındaki sigortalılık sürelerine ilişkin gelir basamağı, ilk defa tescil edildiği tarih itibarıyla seçtiği veya intibak ettirildiği basamak olarak kabul edilir.Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü öngörülmüş olup anılan hükmün gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, intibak sonucu oluşan prim borcu nedeni ile af, tecil, taksitlendirme ve yapılandırma uygulamalarından yararlanan sigortalıların mağdur olmalarını engelleme amacı ile getirilmiştir.Yukarıda zikredilen her iki Kanun maddesi birlikte değerlendirildiğinde ise, 01.10.2008 tarihi sonrasında kesinleşen mahkeme kararı ve benzeri sebeplerle Kurum kayıtlarına geçen anılan tarih öncesi sigortalılık sürelerinin basamak tespitinde nazara alınamayacağı sonucuna varılmaktadır.Buraya kadar basamak intibakında değerlendirilmesi gereken sürelere yönelik yapılan açıklamalardan sonra, basamakların tespitinde esas alınması gereken ilkeler üzerinde de durmakta fayda vardır. 1479 sayılı Kanunun 50. ve 52. maddelerinin ilk halinde sigortalıların ödeyecekleri primlerin 12 basamaklı gelir tablosuna göre belirleneceği, basamakta bekleme süresinin 2 yıl olduğu, yazılı taleple ve prim ödemeye bağlı basamak yükseltileceği öngörülmüştür52. maddede, 06.03.1981 tarih ve 2423 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile ilk beş basamakta bekleme süresi bir yıl olarak belirlenip, basamak yükseltilmesi bu basamaklarda prim ödemeye ve talebe bakılmaksızın kendiliğinden Kurumca yapılacağı hüküm altına alınmış, altıncı basamaktan itibaren bulunduğu basamakta iki tam yılını doldurmadıkça ve yazılı talepte bulunmadıkça ve sırası dışında basamak yükseltilemeyeceği, altıncı basamaktan itibaren basamak yükseltmek için altı ay öncesine kadar olan prim ve her türlü borçların ödenmiş olmasının şart olduğu belirtilmiştir. Anılan maddenin 2. fıkrasında 20.06.1987 tarih ve 3396 s.y. 8 md. İle yapılan değişiklikte ise sigortalının, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, onbir ve onikinci basamaklarda en az iki tam yılını doldurmadıkça, yazılı talepte bulunmadıkça ve sırası dışında basamak yükseltemeyeceği, altıncı basamaktan itibaren basamak yükseltmek için altı ay öncesine kadar olan prim ve her türlü borçların ödenmiş olmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. 25.08.1999 tarihli 4447 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, ödenecek primler ve bağlanacak aylıkların hesabında 24 basamaklı gelir tablosunun esas alınacağı, ilk 12 basamakta bekleme süresinin 1 yıl olup, talebe bakılmaksızın basamak yükseltileceği, sonraki basamaklarda bekleme süresinin 2 yıl olup yazılı taleple basamak yükseltme işleminin yapılacağı belirtilmiştir.Bilindiği üzere kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme olmadığı gibi, kural olarak, her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.Hâl böyle olunca, öncelikle davalı Kurumdan, prim borcu nedeni ile durdurulan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen süreler de intibakta gözetilerek, davacının yaşlılık aylığında esas alınması gereken basamakları sorularak belirlenmeli, 5510 sayılı Kanun ile prim ve aylıkların belirlenmesinde basamak sisteminden 01.10.2008 tarihinden itibaren vazgeçildiği ve davacının anılan sürelere yönelik prim borcunu 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. Maddesi gereği belirlenen tutara göre ödediği gözetilerek, 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinin “… sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık sresi olarak değerlendirilir. …” hükmü çerçevesinde davacının son basamağına göre ödemesi gereken prim tutarı ile basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı sorularak belirlenmeli ve anılan borcun ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalıdır.Davacı tarafından Kurumca belirlenen basamak ve aylık miktarına itiraz edilmesi halinde ise, yukarıda belirlenen ilkelere göre gerektiğinde bilirkişi marifeti ile basamakların tespitinden sonra yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi safhasına geçilmelidir. Yaşlılık aylığının hesabında, tahsis talep tarihinde yürürlükte bulunan, öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi ve bu maddenin yollaması ile anılan Kanunun 29 ve 1479 sayılı Kanunun Geçici 11. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Geçici 2. maddede, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara tabi olanlara bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde hesaplanır: a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki kanun hükümlerine göre, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacak aylığının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi ile orantılı bölümü, aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak hesaplanır. b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına ait aylığı, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden 29'uncu madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Kanunun yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için % 3 oranı esas alınır. c) Aylık, (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur. Aylıklar ayrıca 29 uncu maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirlenir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a) bendine göre gösterge sistemi içinde hesaplanacak kısmî aylıklara esas gösterge, sigortalıların ortalama yıllık kazanç hesabına giren takvim yılı sayısı esas alınmak suretiyle hazırlanacak olan gösterge ve üst gösterge tespit tabloları esas alınarak belirlenir. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylığın hesabında esas alınan asgari aylık tutarı ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82' nci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen eski tam aylık tutarı, toplam prim ödeme gün sayısı içinde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen prim ödeme gün sayısının oranına tekabül eden tutar üzerinden esas alınır. …” hükmüne yer verilmiş, 29. maddenin “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır. Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır. Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez. 28'inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50'yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır. Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55'inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.” şeklindeki düzenlemesi ile de 01.10.2008 sonrası aylıkların hesaplama yöntemi belirlenmiştir. Geçici 2. madde hükmü gereğince, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadarki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar, 1479 sayılı Kanunun 36 ve geçici 11. maddesi gereğince hesaplanacak ve 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacak, 01.10.2008 tarihi sonrasındaki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar ise 5510 sayılı Kanunun 29 ve devamı madde hükümleri gereğince hesaplanacak ve bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacaktır.01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanunun 39. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen Geçici 11. maddede, sigortalının aylığının “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanlara bağlanacak yaşlılık aylığı;a)Sigortalının, aylık başlangıç tarihindeki toplam sigortalılık süresi esas alınarak, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce bulunduğu gelir basamağının aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan gelir tablosundaki değeri üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümlere göre hesaplanan aylığının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı olarak hesaplanan tutarı ile,b)Sigortalının, bu Kanunun yürürlük tarihi ile aylık başlangıç tarihi arasında aylar itibariyle prim ödediği gelir basamaklarının bu basamaklardaki prim ödeme süreleri de dikkate alınarak, aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan gelir basamakları üzerinden hesaplanacak ağırlıklı ortalamasının, aylık başlangıç tarihindeki toplam sigortalılık süresi esas alınmak suretiyle bu Kanunun 36 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre bulunacak aylık bağlama oranı üzerinden hesaplanan aylığın, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı olarak hesaplanan tutarı,” toplamı olduğu hüküm altına alınmıştır.Bu yasal düzenlemeye göre; A1 aylığının hesap formülü; 01.01.2000 tarihindeki basamağının (01.07.2003) Gelir tablosu karşılığıA1 Aylığı = Aylık gelir tutarı x ABO x 01.01.2000 öncesi hizmeti Toplam hizmetleriKeza A2 aylığının hesap formülü de;A2 Aylığı= Ağırlıklı Ortalama x ABO x 1.1.2000-01.10.2008 arası hizmeti Toplam Hizmetlerişeklinde olacaktır. A2 aylığının belirlenmesinde dikkate alınması gereken "Ağırlıklı Ortalama" hesabında, 01.01.2000 tarihi ile 01.10.2008 tarihi arasında 2926 ve 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olarak bulunulan basamaklar ve bu basamaklardaki bekleme süreleri üzerinden anılan Kanunlara tabi sigortalılar için geçerli olan 01.07.2003 tarihli gelir tablosundaki karşılığı tutarlar gözetilerek ağırlıklı ortalama belirlenmelidir. Aylık hesabında esas alınacak aylık bağlama oranlarının belirlenmesinde ise, 01.01.2000 öncesi için 1479 sayılı Kanunun geçici 11. maddesi yollaması ile mülga 36. maddenin “Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalılara en son primödediği gelir basamağında en az bir tam yıl prim ödemesi koşuluyla bulunduğu basamağın % 70'i oranında aylık gelir hesaplanır. Bulunduğu gelir basamak primini bir yıl ödememişse, bir önceki basamak üzerinden aylık gelir hesaplanır. Bu oran 25 yıldan fazla prim ödenmiş olması halinde fazla olan her tam yıl için % 1, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşlarından sonra sigortalılığa devamda, fazla olan her tam yaş için de ayrıca % 1 artırılır. 35'inci maddenin (c) fıkrasına göre bağlanacak aylıklarda ise primi ödenmemiş 25 yıldan az her tam yıl için % 1 indirim yapılır.” hükmü gözetilmeli, 01.01.2000 sonrası aylık bağlama oranının belirlenmesi için ise, 4447 sayılı Kanunla değişik anılan maddenin “Aylık bağlama oranı, sigortalının toplam sigortalılık süresinin ilk on tam yılının her bir yılı için %3,5 takip eden onbeş tam yılın her bir yılı için %2 ve yirmibeş yıldan fazla her bir tam yıl için %1,5 oranlarının toplamıdır.” hükmü nazara alınmalıdır.Bu şekilde belirlenecek aylık bağlama oranları ile hesap edilen A1 ve A2 aylıklarının toplamı, 01.07.2003 tarihi itibarıyla aylık miktarını oluşturur. Bu tutara 2003 yılı Ocak ayından itibaren ödenmesi gereken sosyal destek ödemesi tutarından 2003 yılı Temmuz ayına kadar kümülatif TÜFE oranı kadar düşüldükten sonra kalan miktarın 01.10.2008 tarihine kadar gecen sürelere ilişkin hesaplanacak kısmi tutarı eklenerek 2004 yılı Ocak ödeme döneminden 2007 yılı Temmuz dönemi dahil aylıklara uygulanan artışlar uygulanmak suretiyle (A) aylığı 2008 yılı Ocak dönemine, sonrasında, 2008 yılı dahil olmak üzere tahsis talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak tahsis talep yılının Ocak ayına taşınır.Bu aşamadan sonra 01.10.2008 sonrası sigortalılık süreleri esas alınarak 5510 sayılı Yasanın 29. maddesi gereği aylık hesabı yapılmalıdır. Anılan yasal düzenlemeye göre Aylık= Ortalama Aylık Kazanç x Aylık Bağlama Oranı formülüne göre hesaplanır.Ortalama Aylık Kazanç ise 2008 yılı Ekim ayı (dahil) ve sonraki her yıla ait prime esas kazancın, ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşecek güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, 2008 yılı Ekim ayı (dahil) sonrası prim ödeme gün sayısına bölünmek suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın 30 katıdır. Burada prime esas kazanç tutarının belirlenmesi üzerinde durmakta fayda vardır. Bilindiği gibi 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre “4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.a) Aylık prime esas kazanç, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Beyanda bulunmayan sigortalıların aylık prime esas kazancı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katı olarak belirlenir. b) Sigortalı aynı zamanda işveren ise aylık prime esas kazancı, çalıştırdığı sigortalıların prime esas günlük kazancının en yükseğinin otuz katından az olamaz. …”. Anılan hüküm çerçevesinde 01.01.2009 tarihi sonrası dönem yönünden sigortalı tarafından beyan edilen günlük kazanç belirlenmeli, beyan bulunmadığı takdirde prime esas günlük kazanç alt sınırı esas alınarak prime esas aylık kazanç tutarı tespit edilmeli, 01.10.2008-01.01.2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, prime esas kazanç beyan edilmemesi hâlinde, sigortalının daha önce bulunduğu en son gelir basamağına karşılık gelen tutar esas alınarak prime esas kazanç tespit edilmelidir.Aylık bağlama oranı, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez. 30.04.2008 tarihi ve öncesi sigortalılığı bulunup Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Yasanın yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için % 3 oranı esas alınır. Açıklanan yöntemle hesaplanan yaşlılık aylığı; sigortalının fiili çalışma süreleri için prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep yılına ait Ocak ayı itibariyle belirlenen ortalama aylık kazancının % 35’inden, sigortalının talep tarihinde bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa % 40’ından az olamaz. Bulunan tutarın 01.10.2008 sonrası prim gün sayısına orantılı bölümü alınarak kısmi aylık (B) hesap edilecektir. Sigortalının aylığı (A) ve (B) kısmi aylıklarının toplamından oluşur. Bu şekilde bulunan tutar, tahsis talep yılının ocak ayındaki aylık tutarıdır. Bulunan miktarın tahsis tarihine göre ocak ve temmuz ödeme dönemlerinde uygulanan artış oranları kadar arttırılması sonucu tahsis tarihindeki aylık miktarı belirlenir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yukarıda açıklanan yasal yönteme uygun hesaplama yapılmadığının anlaşılması nedeniyle anılan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Hâl böyle olunca, öncelikle Kurumdan, yukarıda açıklanan yönteme göre belirlenen basamaklar esas alınarak hesaplanan ve başlangıçtan itibaren davacıya ödenmesi gereken aylık miktarı Kurumdan sorulmalı, davacıya ay be ay ödenen aylıklar ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren tahsis dosyası celp edilmeli, davacının bu şekilde belirlenen aylık tutarına itiraz etmesi halinde, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.