Mahkemesi : Gaziantep 3. İş Mahkemesi Tarihi : 26.04.2013No : 2009/896-2013/295Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı SGK vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, 28/03/1989-06/08/2000 tarihleri arasında davalılara ait işyerlerinde çalıştığını ve bu sürelerin tespitini talep etmiş olup, davacının davalı M.. Ş..' de (Sicil:1002240) 11.11.1994 ile 05.07.1996 tarihleri arasında ve davalı M.. Ş..' de (Sicil:1011316) 21.08.1996 ile 15.03.1998 tarihleri arasında Kuruma bildirilen çalışmaları olup Mahkemece de tanık beyanları dikkate alınarak davacının, talep ettiği tarihlerde davalılara ait işyerinde, çalışmış olduğunun tespitine ilişkin hüküm tesis ettiği anlaşılmıştır.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçın??lamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddenin 10. fıkrasına göre; yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Söz konusu Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Buna göre; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespitedilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, mahkemenin, 11.11.1994-06.08.2000 dönemine ilişkin kabulü yerinde olup; iş akdinin sona erdiği 31.12.2000 tarihinden itibaren (5) yıl içerisinde açılmayan işbu davada, 11.11.1994 tarihinden itibaren davalı işyerinden bildirilmiş çalışmaların varlığı karşısında, blok çalışmanın varlığı da ispatlanamaması nedeniyle anılan tarih (11.11.1994) öncesine ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalılardan SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.