Mahkemesi :Kahramanmaraş İş MahkemesiTarihi :19.02.2013No :2012/53-2013/117Dava, 15.09.1986-14.10.1986 tarihler arasındaki hizmetlerinin, kabul edilmediği takdirde 15.09.1986 tarihinde bir gün süreyle davalı işveren nezdinde geçen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra , işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece, bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 108. maddeleri olup, 108. madde, sigortalılık süresini düzenlemekte olup, sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda Hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacının 14.10.1986 tarihinde Kurum’a intikal eden usulünce düzenlenmiş 15.09.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin bulunduğu ayrıca davacının davalı işyerinde çalıştığını doğrulayan tanık beyanları dikkate alınıp, Mahkemece, 15.09.1986 tarihli bildirgenin verildiği işyerinden Kuruma verilen dönem bordrosu olup olmadığı araştırılarak, var ise, dönem bordroları ilgili müdürlükten istenerek, bu bordrolarda kayıtlı tanıklar dinlenmeli, işverenin bordrolarında Kurum kayıtlarına geçen tanık bulunamaz ise, davacının, çalışmasının geçtiği iddia edilen işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin sahipleri ve bildirge tarihinde, anılan iş yeri çalışanları, zabıta marifetiyle tespit edilerek, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bu yönde, yapılacak araştırmadan, bir sonuca varılamadığı takdirde ise, davacı tarafından gösterilen tanıklar dinlenmeli, ifadeleri hükme dayanak kılınan tanıkların dava konusu yapılan tarihte iş yeri sigortalısı veya komşu iş yeri işvereni veya çalışanı olup olmadığı araştırılmalı, bu araştırmada, gerekirse, zabıta aracı kılınmalı, davalı Kurumdan, anılan kişilerin belirtilen tarihte sigorta bildirimlerinin hangi iş yerinden yapılmış olduğu sorulmalı, iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile, ücret bordroları getirtilmeli, Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, işe giriş bildirgesindeki sigorta sicil numarasının hangi yıla ait serilerden olduğu Kurumdan sorularak belirlenmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, elde edilen bilgilerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenerek, sonucuna göre karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.