Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28078 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10211 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Nevşehir 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTarihi :09.01.2014No :2013/527-2014/48Dava, borç tahakkuku yönündeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı işverene ait 1011123 ve 1011253 sicil numaralı işyerlerinde yapılan denetim sonrasında düzenlenen 26.06.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmenliği Raporu üzerine, bir kısım sigortalıların bildirimleri fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesiyle geçersiz sayılarak bunun sonucunda 10 kişiden az işçi çalıştıran konumuna gelen davacı hakkında Hazine tarafından karşılanan primler yönünden borç tahakkuk ettirildiği, 04.06.2013 günü tebliğ edilen borca yönelik 20.06.2013 tarihli itirazın 10.07.2013 günü reddedilmesi üzerine işbu davanın açıldığı belirgindir. Davanın yasal dayanaklarından olan 5084 sayılı Yatırımların Ve İstihdamın Teşviki İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun “Sigorta primi işveren hissesi teşviki” başlığını taşıyan 4. maddesinde, “31/12/2012 tarihine kadar uygulanmak üzere 2 nci maddenin (a) bendi kapsamındaki illerde;a) 1.4.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla, bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin,b) 1.4.2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden asgarî on işçi çalıştıranların iş yerlerinde fiilen çalışan işçilerin, Prime esas kazançları üzerinden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 72 ve 73 üncü maddeleri uyarınca hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamı, diğer yerlerdeki iş yerleri için yüzde sekseni Hazinece karşılanır.” yönünde düzenleme yapılmış olup Kurumca, anılan hükümden yararlandırılan davacı hakkında yasal koşulların bulunmadığı gerekçesiyle uyuşmazlık konusu işlem gerçekleştirilmiştir. Şu durumda, özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 gün ve 2011/21-632 Esas - 2011/784 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında yargılama sonunda verilecek karar hak alanlarını ilgilendirdiğinden bildirimleri iptal edilen sigortalıların yöntemince davaya katılımları sağlanmalı, bunlardan M.İlkinmez tarafından açılan 2012/540 Esas - 2013/535 Karar sayılı davada verilen hükmün Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 01.10.2014 gün ve 15999/19222 sayılı ilamla bozulmuş olması gözetilerek davanın bozma sonrası aşamaları izlenmeli, aynı mahkemeye açılan 2013/185 – 539 numaralı dava dosyası ile varsa bu konuda açılmış diğer davalardan delil olarak yararlanılmalı, aralarındaki bağlantı durumu ve bu kapsamda davaların birleştirilmesi yönünde irdeleme yapılmalı, beyanları Kurum işlemine dayanak kılınan kişilerin ifadeleri alınmalı, bildirimleri geçerli kabul edilen sigortalılar ile aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece öngörülen yöntem ve gereklilikler yerine getirilmeden yargılama yapılarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.