Mahkemesi : İzmir 5. İş Mahkemesi Tarihi : 29.05.2014No : 2014/132-2014/305Dava, hak sahibi konumunda yer alan davalıya yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm (yetim) aylıklarının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince yasal faiziyle birlikte tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine dair kararının bozulmasından sonra verilen direnme hükmünün, Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması üzerine bu defa genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, bu kararın Dairemizin 14.01.2014 gün ve 25253/277 sayılı ilamı ile bozulması üzerine ise, yapılan yargılama sonucunda, davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşamadıkları kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hakkında verilen boşanma kararı 06.07.2006 tarihinde kesinleşen davalıya, 2004 yılında yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca 2011 yılında gerçekleştirilen işlemle kesilerek, 01.11.2008–31.08.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında; eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığıeşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüğünden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle, “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.İnceleme konusu dava yönünden ise; boşanılan eş tarafından yaşanıldığı belirtilen 636. Sok. No:44/3... adresinde davalı tanığı olarak dinlenilen enişte H. E..'ın oturduğunu beyan ettiği , bu adrese ilişkin emniyet araştırmasında boşanılan eş ile aynı adreste ikamet eden enişte H. E..'ın davacının bu adreste yaşamadığını beyan ettikleri, Kurum işleminin dayanağı denetim raporunda tarafların birlikte tespit edildikleri 9027 Sok... Yeşilyurt adresinde boşanılan eş adına telefon aboneliğinin bulunduğu, davalının oturduğunu belirttiği Basın Sitesi... adresinde yapılan emniyet araştırmasında ise, tarafların tanınmadığı hususları gözetilmeli, kontrol memurları dinlenilmeli, davalı ve boşanılan eşin GSM, bankalar ve medula sağlık sisteminde yer alan adresleri dava konusu dönem gözetilmek suretiyle araştırılmalı, yine boşanılan eşin var ise kurum kayıtlarında yer alan adresleri de araştırılarak, “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme, araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.