Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27713 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23647 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İzmir 8. İş Mahkemesi Tarihi : 31.07.2013No : 2012/271-2013/427Dava, hak sahibi konumundaki davacıya ödenen ölüm aylığının kesilmesi yönündeki Kurum işleminin iptali ile kesilme tarihi itibarıyla aylığın yeniden bağlanması, birleşen dava, yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları ve tedavi giderleri için başlatılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin iptali, Kurumca açılan ve birleşen davada ise; yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları ve tedavi giderleri bakımından başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece; dava ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hakkında verilen boşanma kararı 06.08.2009 tarihinde kesinleşen davacıya, 2005 yılında tarihinde yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, Kurumca kesilerek, 17.11.2009-14.04.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar ve tedavi giderleri yönünden icra takibine başlanıldığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında; eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle, “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.İnceleme konusu davada; tarafların boşanmadan belli bir süre sonra tekrar birlikte yaşadıkları (17.09.2011-16.04.2012 tarihleri arasında) ve 17.04.2012 tarihinden itibaren yeniden ayrıldıklarına ilişkin mahkeme kabulünün, dava dilekçesi ve Kurum işleminin dayanağı rapordaki 03.01.2012 tarihli davacı beyanı ile örtüşmemesi hususu değerlendirilmeli, Nüfus Müdürlüğünden davacı adres hareketleri dava konusu dönem bakımından istenilmeli, dinlenilmeyen tutanak tanıkları ile görevliler dinlenilmeli ve tutanağın baskı altında zorla imzalatıldığına ilişkin davacı beyanı sorgulanmalı, gerçekleşmiş ise, denetim tarihinden sonrasına ilişkin ve mahkeme kabulünün gerekçesini oluşturan ayrılığın, eldeki davalara etkisi üzerinde durulmalı, ilgililerin GSM ve medula sağlık sisteminde yer alan adresleri soruşturulmalı, az yukarıda yazılı ve yargılama aşamasında yapılmayan araştırmalar da yapılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.