Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, davalı işverenlere ait olan işyerinde 25.3.1998-22.10.2002 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde; davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun, 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 64. maddesi ile değişikliğe uğrayan ve 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106/1. maddesiyle mülga 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da, çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde eldeki davada; davacıya ait hizmet cetvelinde, (1205074) sicil nolu davalı ... Otoyedek Parça Ltd. Şti işyerinden, 22.10.2002-6.7.2009 tarihleri arasında davacı çalışmalarının kesintisiz olarak devam ettiği anlaşılmakta olup; 22.10.2002 tarihinden sonra kesintisiz devam eden davacı çalışmaları yönünden hak düşürücü süreden söz etmenin mümkün olmadığı gözetilerek, ...'un faaliyeti belirlenerek, bu işyeri ile davalı şirket arasında organik bir bağın bulunup bulunmadığı araştırılmalı, Mahkemece, tespite konu dönemde Kurum tarafından yapılmış bir tespit bulunup bulunmadığı araştırılmalı, çalışmaların geçtiği işyerine ilişkin ücret bordroları, puantaj kayıtları gibi varsa tüm işyeri kayıtları davalı işverenden celbedilmeli; Kurum nezdindeki işyeri dosyası ile dönem bordroları getirtilmeli; davalı Kuruma verilmiş dönem bordrolarından kayden çalışması görünen bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı; bulunabildiği takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; varsa işçilik hakları dava dosyası getirtilmeli, o davada dinlenilen tanıkların anlatımları ile işbu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların beyanları arasında varsa çelişkiler giderilmeli; dinlenen tanıkların hizmet döküm cetveleri celp edilerek beyanları denetlenmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; çalışmanın varlığı, kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, ilgili düzenlemeler dikkate alınarak toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 19.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.