Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27571 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21747 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi Tarihi : 11.02.2014No : 2013/445-2014/67Davacı, sigortalılık süresi başlangıç tarihinin 11.11.1983 tarihi olduğunun tespitine ve yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 108. maddesinde sigortalılık süresi düzenlenmiş olup, sigortalı statüsünde bulunmayan bir kimsenin sigortalılık süresinden söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6 ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Sigortalılığın zorunlu, kişiye bağlı, devredilemez niteliği gereğince bu tür davaların kamu düzenine ilişkin olduğu açık olup, özel bir duyarlılıkla çözümlenmesi zorunludur. Yöntemince düzenlenip süresinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. 506 sayılı Kanunun 2., 6. ve 108. maddelerindeki düzenlemelerde de belirtildiği gibi sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur ve fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde dahi sigortalılık söz konusu olamaz. Bu kapsamda fiili çalışmanın varlığı için çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konu ile ilgili 16.06.1999 gün ve 510/527, 30.06.1999 gün ve 549/555, 05.02.2003 gün ve 35/64, 15.10.2003 gün ve 634/572, 24.11.2004 gün ve 538/621, 01.12.2004 gün ve 629/641 sayılı kararlarında da bu hususlar açıkça belirtilmiştir.Uygulamada kabul edildiği üzere hizmet tespiti davaları hertürlü delille ispatlanabilir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; davacı hakkında düzenlenen işe giriş bildirgesinin yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma intikal ettirilmesine ve kimlik bilgilerinin davacıya aidiyeti konusunda uyuşmazlık bulunmamasına karşın dava konusu dönemde işyerinden bordro verilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının gösterdiği/araştırmayla tespit edilebilen, komşu işverenler, çalışmaları bordrolara geçen komşu işyeri çalışanları ya da aynı işkolu/irtibatlı işkollarında çalışanların, tanık sıfatıyla dava konusu hakkında bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bulunamadığı takdirde dava konusu hakkında bilgi sahibi olan/olanlar dinlenmeli ve çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde yöntemince araştırılmalı, elde edilen bilgi ve belgelerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Öte yandan, dava konusu tarihte davacının fiilen çalışmadığı sonucuna ulaşılacak olursa, uyuşmazlık konusu olmayan süreler yönünden yaşlılık aylığı bağlama durumunun sözkonusu olup olmadığı usul ekonomisi ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri gözetilerek değerlendirilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.