Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27430 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25217 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Besni 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 02.10.2012No : 2010/181-2012/419Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılardan G.. E.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, Mahkemece davalının kabulüne karar verilmiştir. Ölen sigortalı, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup, dava konusu gelirlerin bağlanmasına neden olan kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 2926 sayılı Yasanın 47. maddesi, “Üçüncü şahısların suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir durumun doğması halinde Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine bu Kanunda belirtilen gerekli yardımları yapar.Ancak, Kurum bu yardımların tutarı için üçüncü kişilere rücu eder.” düzenlemesini içermekteyken, 24.07.2003 tarih, 4956 sayılı Yasa ile anılan düzenleme yürürlükten kaldırılmış ve aynı Yasanın 54. maddesindeki düzenlemeyle, 1479 sayılı Yasanın rücuya ilişkin hükmünün, 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılar hakkında da uygulanması olanağı getirilmiştir.Rücu konusu yardımların yapılmasını gerektiren olayın gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan ve davalıların sorumluluk sınırlarını belirleyen 2926 sayılı Yasanın 47. maddesinde, istihdam eden yönünden sorumluluğu öngören bir düzenleme yer almamaktadır.Mahkemece, ceza dosyasında alınan davalı F.. Ö..'ün 1/8 kusurlu bulunduğuna ilişkin raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.Bununla birlikte, hukuk hakimi, maddi vakıa ile bağlı ise de; ceza mahkemesinde alınan kusur raporu hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte bulunmamaktadır. Bu nedenle, soyut ifadelere dayanmayan, uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonuca gidilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.Kuşkusuz, davalı F.. Ö..'ün hükmü temyiz etmemesi nedeniyle davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu korunmalıdır.O halde, davalılardan G.. E.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan G.. E..'a iadesine, 19.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.