Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27025 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8363 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Denizli 4. İş Mahkemesi Tarihi : 22.11.2013No : 2012/436-2013/437 Dava, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık sürelerinin ve 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1986 yılının Mayıs ayında davalı Kurumca kayıt ve tescili gerçekleştirilerek 01.01.1986 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki zorunlu sigortalılığı başlatılan, 03.01.1991 günü Kuruma başvurarak tarımsal faaliyetine son verdiğini belirtip sigortalılığının sona erdirilmesini isteyen, 15.03.2011 tarihinde 6111 sayılı Kanunun yapılandırma hükümlerinden faydalanarak prim ödemesi gerçekleştiren davacının tescil ve sigortalılığının 2011 yılının Mayıs ayında tesis edilen işlemle iptal edildiği, 01.08.1996–26.07.2012 döneminde 2560 günlük primi bildirilmiş 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı, 29.09.1995 tarihinden itibaren Tarım Kredi Kooperatifi ortağı, toplam 47.905 m² yüzölçümünde 7 adet tarla sahibi olan davacının 27.07.2012 günü yaşlılık sigortasından aylık tahsis başvurusunda bulunduğu anlaşılmakta olup istem, 01.01.1986 – 30.07.1996 döneminde 2926 sayılı Kanun hükümleri kapsamında sigortalı olunduğunun ve aylığa hak kazanıldığının tespitine ilişkindir.Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği, 5. maddesinde, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 10. maddesinde, sigortalıların kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, 2834 sayılı Kanuna göre kurulan tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, 1581 sayılı Kanuna göre kurulan tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği (Pankobirlik), Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı belirtilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230 Esas - 2011/319 Karar, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas - 2012/107 Karar, 27.06.2012 gün ve 2012/10-292 Esas - 2012/415 Karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülüp sürdürülmediğinin ortaya konulması yönünden; a-) Nüfus Müdürlüğü, Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak uyuşmazlık konusu dönemde ilgilinin yerleşim yeri belirlenmeli, b-) Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla ilgilinin tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı saptanmalı,c-) Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi (tevkifat) yapılıp yapılmadığı, sigortalılık iradesinin ortaya konulması adına prim ödemesinde bulunulup bulunulmadığı tespit edilmeli,d-) 5488 sayılı Tarım Kanununun 19. maddesi gereğince ilgilinin Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı, hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi” başlığını taşıyan 52., “Zirai kazançta vergileme” başlıklı 53., “Vergi Tevkifatı” başlığını taşıyan 94 vd. maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergi kesenlerin sorumluluğu” başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemediği araştırılmalı, e-) Tarımsal faaliyeti kapsamında ilgilinin ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması durumunda, taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının, kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı belirlenmeli, traktörün varlığı ileri sürüldüğünde bunun hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi getirtilmeli, f-) Hayvan yetiştiriciliği yapıldığı ileri sürüldüğü takdirde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306 Esas – 2011/365 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlara ilişkin menşe şehadetnamesi bulunup bulunmadığı saptanarak küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara ilişkin istatistiki ve zorunlu periyodik aşılara ilişkin bilgiler Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve azalar gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilmelidir. Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karşısında 01.01.1986–02.01.1991 tarihleri arasında kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlandığı belirgindir. 03.01.1991–30.07.1996 dönemi yönünden ise öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılarak sigortalılık süreleri tespit edilmeli, sonrasında tahsis koşulları 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesi kapsamında irdelenerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.