Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26965 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22248 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İstanbul 10. İş Mahkemesi Tarihi : 10.06.2014No : 2009/704-2014/484Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünülüp aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, muris eşinin, 2007/Şubat-24.04.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde, kulüp işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışmalarının tespitini istemiş, Mahkemece; kapsama alınmış bir işyerinin bulunmadığı, komşu işyeri kayıtlı işçilerinin dinletilmediği ve bordrolu tanık ifadeleri ile kesintisiz çalışma ispat edilemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleridir. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu ve gereklidir. Bu çerçevede; hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. 5510 sayılı Kanun'un 12. maddesinde de işveren tanımına, “tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” dahil edilerek yer verilmiştir. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır; bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir. Davada somutlaşan olayda, dosya kapsamından, R.. Ş.. nezdinde çalışma iddiasında bulunulduğu anlaşılmakla, şirket ortakları olan gerçek kişilere husumet yöneltilemeyeceği hususu gözetilmeli, dosyada mevcut kayıtlardan, davalı şirketin tasfiye halinde olduğu anlaşıldığından, şirketin son durumu ticaret sicil memurluğundan sorulmak suretiyle, tasfiye memuruna dava dilekçesi tebliğ edilmeli ve göstereceği deliller toplanmalı; Mahkemece, re'sen araştırma ilkesi doğrultusunda davalı işyeri bordrosunda çalışması bulunan bordro tanıklarının beyanlarına başvurulmalı; tanıklara ulaşılamadığı takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacı murisinin işyerinde, 24.04.2009 tarihinde meydana gelen silahlı saldırıda öldürüldüğü anlaşılmakla, ceza dosyası celbedilerek hazırlık aşamasındaki ve ceza davasındaki tanık ifadelerinden yararlanılmalı, G.K..inlenilmeli, gerektiği takdirde bu tanıkların yeniden beyanlarına başvurulmalı, var ise işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, çelişki oluşursa giderilmeli, dosyada mevcut olan, işyeri ve iş kazası ile ilgili müfettiş raporu değerlendirilmeli, böylelikle muris sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; işin ve işyerinin kapsamı gözetilerek, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır .SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.