Mahkemesi : Ankara 11. İş Mahkemesi Tarihi : 16.06.2014No : 2008/162-2014/1455 Dava hizmet ve prime esas kazanç (ücret) tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79/10 maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Davalılardan Karanfil Dağıtım Tanıtım ve Pazarlama Tic. Ltd. Şti.'den 15.10.2005-28.02.2006 ve Kamacı Dayanıklı Tüketim Mal. Paz. ve Tic. A.Ş.'den 01.03.2006-29.01.2008 döneminde tam süreli hizmetleri bildirilen davacı, önce pazarlama elemanı, sonrasında satış müdürü olarak 01.01.2002-2005/Ekim dönemindeki hizmetlerinin, 2005/Ekim-25.01.2008 döneminde ise, prime esas kazancının (ücret) tespitini talep etmiş, Mahkemece; 15.10.2005 başlangıç tarihli işe giriş bildirgesi ile aynı tarihli hizmet sözleşmesi ve imzalı ücret bordrolarının varlığı nedeniyle, Kuruma bildirilen süreler dışında ve bildirilen ücretin üzerinde ücretle çalıştığına ilişkin delil olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemenin verdiği karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Hizmet tespiti davalarının niteliği gereği tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği gözönünde bulundurulmalıdır. Bu tür davalarda çalışma olgusunun tanık dahil her türlü delille ispatlanabilmesi nedeniyle delil serbestliği söz konusudur. Somut olayda; dava konusu döneme ilişkin her iki şirketin dönem bordrolarının tümü celbedilmeli, re'sen bordro tanıkları ile komşu işveren ve kayıtlı çalışanları belirlenip bilgi ve görgülerine başvurulmalı, varsa işçi alacaklarına ilişkin dava dosyası getirtilmeli, tanık beyanları karşılaştırılmalı, çelişki varsa giderilmeli, davacının askerlik durumu ile şirketler arasında organik bağ olup olmadığı ticaret sicil ve kurum kayıtları celbedilmek suretiyle araştırılmalı, davacı tanıklarının çalışmayı doğruladıkları ancak, bordro tanığı olup olmadıkları yönünde kayıtlarının araştırılmadığı anlaşılmakla, bu husus Kurum kayıtlarından araştırılmalı, talebe konu dönemde davalı Kurum yoklama memuru veya müfettişleri tarafından yapılmış, varsa tahkikat raporları, tespit tutanakları gibi kayıt ve belgeler celbedilerek bu şekilde fiili çalışmanın varlığı araştırılmalı, taraflardan sair delilleri sorulmalı, tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile iddia olunan çalışmanın gerçek ve fiili olup olmadığı nazara alınmalı; böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Diğer taraftan, gerçek ücretle birlikte hizmet tespitine yönelik davalarda; davacının çalışmasının; gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık, ücretin ispatında, bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret miktarı HMK’nin geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı HMK'nin 200.md.) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile, varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa, tanık dinletilmesi mümkündür. Davacının prime esas kazancının tespiti bakımından, varsa, hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgeler araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.