Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2677 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 20373 - Esas Yıl 2006





Davacı, ürün bedelinden yapılan tevkifat nedeniyle 2926 sayılı kanun kapsamında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece, davacının şeker fabrikasına teslim ettiği ürün bedelinden prim kesintisi yapılan 20.5.1998 tarihini izleyen 01.6.1998 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespitine karar verilirken, sigortalılık başlangıç tarihinin belirtilmesiyle yetinilip; dava edilen sürenin, infaza elverir şekilde belirtilmesi gereği üzerinde durulmamıştır. Öte yandan, davacının teslim ettiği ürün bedellerinden yalnızca 20.5.1998 tarihinde kesinti yapılmış ise de, diğer yıllara ilişkin iddia açısından herhangi bir tarih belirtilmeksizin, kayıtlı bulunduğu bilgisine yer veren yetersiz ziraat odası yazısı hükme dayanak alınmıştır. Bilindiği gibi, 2926 sayılı Yasanın 2. maddesine göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılma, 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesine bağlı olup; dava edilen süreler itibariyle tarımsal faaliyetin süregeldiği yönündeki iddianın, özellikle, tarım Bağ-Kur sigortalılığına karine sayılan ve Yasanın 10. maddesinde öngörülen ziraat odası, tarım kredi kooperatifi ile Ziraat Bankası kayıtları gibi kayıtlardan resen araştırılması yasal zorunluluğuna karşın, anılan kayıtların içerdiği bilgiler'de hükme dayanak alınabilir nitelikte olmalıdırlar. Mahkemece yapılacak iş; Anılan yasanın 10. maddesinde öngörülen kayıtların, belirtilen çerçevede temini yanında, özellikle, 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının zorunlu olması bu niteliği nedeniyle de işin kamu düzeninden bulunması gözetilerek; ürün teslimi olmayan yıllarda kendi nam ve hesabına, eylemli olarak çiftçilik yapıp yapmadığının araştırılması bakımından davacının ne zamandan beri köyde ikamet ettiği, kendi mülkünde mi, yoksa ortaklık veya kiralama suretiyle başkasının mülkünde mi tarımsal faaliyette bulunduğu, tarımsal faaliyetine ara verip vermediği, hangi ürünleri ektiği, ne kadar ürün elde ederek nerelere sattığı konularında, muhtarlık, ilgili kuruluşlar ve zabıta aracılığıyla re'sen araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu bağlamda, somut olayın özelliği nedeniyle, ilk kesinti tarihinde 57 yaşında bayan olan davacının, eşinin de tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, bir bakıma davacının ürün tesliminin eşine yardımdan kaynaklanan arızi bir durum olup olmadığı yönü de irdelenmelidir. Davacının prim tevkifatının bulunmadığı yıllarda da kendi adına (eşinden bağımsız olarak) tarımsal faaliyetini sürdürdüğüne ilişkin yeterli kanıt toplanmadan eksik inceleme ve araştırmaya dayalı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.