Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2609 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23807 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 18 yaşın ikmal edildiği, ... sigortasına giriş tarihi olan 15.06.1981 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının Almanya Sigorta Merciince düzenlenen sigortalılık dökümünde hamilelik, anne koruma ve çocuk yetiştirmek için zorunlu prim süresi içeren bildirimlerin fiili çalışmaya dayanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Somut olayda; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan, 15.06.1963 doğumlu davacının, 28.05.2012 tarihinde 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma istemine istinaden Kurumca tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini süresinde ödediği, dava dosyası içerisinde yer alan Alman Sigorta Kurumuna ait 19.04.2012 tarihli sigorta cetvelinde, 24.03.1979 - 31.05.1981 ile 24.11.1981 – 31.01.1983 tarihleri arasında “Mutterschutz / Schwangerschaft (hamilelik / analık koruması)” ve “pflichtbeitragszeit für kindererziehung (çocuk eğitimi için zorunlu prim süresi)” sürelerinin bulunduğu, 22.01.1990 -31.12.2011 tarihleri arasında “Pflichbeitragszeit (zorunlu prim süresi)” ve “geringfügige verscihe-rungsfreie Beschäftigung (sigortadan muaf cüzi çalışma)” bildirimlerinin bulunduğu, davacının, 18 yaşını ikmal ettiği ... sigortasına giriş tarihi olan 15.06.1981 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıcı olarak tespitine dair açılan eldeki dava hakkında, mahkemece, hamilelik, anne koruma, çocuk yetiştirmek için zorunlu prim süresi bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmayan hizmetler olması nedeniyle Türkiye'de sigortalılık başlangıcı kabul edilemeyeceğine ilişkin gerekçesine istinaden davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde yer alan ve Ek Sözleşmeyle düzenlenen konuya ilişkin 29’uncu maddenin 4’üncü fıkrasında “Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir ... Sigortasına girmiş bulunması halinde, ... Sigortasına girişi, Türk Sigortasına giriş olarak kabul edilir.” hükmü yer almaktadır. Anılan sözleşme hükmü ve sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından ... sigortasına girmiş bulunması halinde, Rant Sigortasına giriş tarihinin, sözleşme hükmü kapsamında Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği anlaşılmaktadır.Öte yandan, Alman Sigorta Merci tarafından Alman mevzuatına göre, zorunlu prim süreleri (Türkçe deyişle uzun vade sigorta kollarından olan malüllük,yaşlılık ve ölüm sigortası) olarak adlandırılan sürelerin; zorunlu ödenen prim süreleri ya da hususi hükümlere göre primi ödenmiş veya ödenmiş varsayılan sürelerden oluştuğu belirtilmiştir. Nitekim Almanya Federal Cumhuriyeti Sosyal Yasa (SGB) VI.Kitab’ın (Alman Sosyal Kanunu) konuya ilişkin Yasal Aylık Süreleri’ni düzenleyen beşinci başlık 55'inci maddesi “Prim ödeme süreleri, mecburi veya isteğe bağlı sigorta primlerinin ödendiği sürelerdir. Özel yasalara göre ödenmiş kabul edilen mecburi sigorta primlerine ilişkin süreler de, mecburi sigorta primlerinin ödendiği süreler olarak kabul edilir.” hükmünü içermektedir. Bu kapsamda özel yasa niteliğindeki Analığın Korunmasına Dair Yasa ve ilgili özel yönetmeliklerde hamilelik / analık koruması sürelerinin, ödenmiş varsayılan prim süresi olarak kabul edildiği belirtilmektedir. Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken; Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.Yukarıdaki açıkalamalar ışığında; dava dosyası içerisinde yer alan Alman Sigorta Kurumuna ait sigorta hesabında, davacının 24.03.1979 tarihinden itibaren “Mutterschutz / Schwangerschaft (hamilelik / analık koruması)” ve “pflichtbeitragszeit für kindererziehung (çocuk eğitimi için zorunlu prim süresi)” sürelerinin bulunduğu belirtilmiş olup, bu sürenin yukarıda bahsedilen Uluslararası Ek Sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından ... Sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık girişi olması karşısında, davacının 18 yaşını ikmal ettiği, 15.06.1981 tarihinin, 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında öngörülen sigortalılığa giriş niteliğinde kabul edilmesi gerekirken, söz konusu sürelerin çalışma süreleri olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, Üye Halil Özdemir'in muhalefetine karşı, Başkan Süleyman Caner, Üyeler Neslihan Sever, Ali Göcen ve Mustafa Taş'ın oylarıyla ve oy çokluğuyla, 19.02.2015 gününde karar verildi. -KARŞI OY-Davacı, Türk vatandaşı olduğu dönemde ... Sigortasına göre çalışması olduğunu ve 18 yaşını tamamlandığı 15.06.1981 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğunun tespitini talep etmiştir.Davacının yurt içinde sigortalılık kayıt ve tescili yoktur. Alman Sigorta Kurumuna ait 24.03.1979-31.05.1981 ile 24.11.1981-31.01.1983 tarihleri arasında hamilelik/analık koruması ve çocuk eğitimi için zorunlu prim süresi bulunmaktadır. Davacı 15.06.1963 doğumlu olup 18 yaşını 15.06.1981 tarihinde doldurmaktadır. Davacının 18 yaşını doldurduğu tarihte Alman Sigorta kapsamında herhangi bir kaydı yoktur.10.04.1965 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölüme 02.11.1984 tarihinde imzalanıp 05.12.1985 tarihli 3241 sayılı Yasayla onaylanıp yürürlüğe giren Ek Sözleşme ile getirilen sözleşmenin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmüne göre, bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce, bir ... Sigortasına girmiş bulunması halinde, ... Sigortasına giriş tarihi, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesi:“Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” (11.09.2014 tarihli 6552 sayılı Yasa ile değişik 1. madde: “Madde 1 – Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”)3201 sayılı Kanunun 1. maddesine göre Türk vatandaşlarının 18 yaşından önce yurt dışında geçen sigortalılık sürelerini borçlanmaları ve Türkiye’de sigortalılıktan saydırmaları mümkün değildir. Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, 18 yaş öncesi Alman Sigortasına göre kaydı bulunan ancak 18 yaşını doldurduğunda herhangi bir sigortalılığı bulunmayan davacının 18 yaşını doldurduğu tarihin Türkiye’de başlangıç olarak alınıp alınamayacağı hususundadır. 18 yaştan önceki sürelerin sigortalılık süresinden sayılamayacağı iç mevzuatımızda da düzenlenmiştir. Mülga 506 sayılı Kanunun 60/G fıkrasına göre yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları belirlenirken “18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” Aynı Kanunun Geçici 54. maddesinde ise “01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz” denilerek 01.04.1981 tarihinden öncekiler istisna tutulmuştur. 5510 sayılı Kanun 38/2 maddesi de, “Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.”İç mevzuatımızda 18 yaş öncesindeki çalışmaların, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi sigortalılık olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Ancak yasa gereği 18 yaşından önceki sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği benimsenmiştir. Farklı sosyal güvenlik statülerine tabi olanlara farklı hükümlerin uygulanması mevzuatımızda mümkündür ve tam bir eşitlik sağlanmamıştır. Yine sosyal güvenlik hukukunda kıyas mümkün değildir. 3201 sayılı Kanun, 18 yaşından önceki sürelerin sigortalılık süreleri olarak değerlendirilemeyceğini kabul etmiştir. 11.09.2014 tarihinde yayınlanan 6552 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.“Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.”Daha önce Yargıtay uygulaması ile yurt dışı hizmetlerin ancak borçlanma ile Türkiye’de sigortalılık başlangıcına esas alınacağı uygulaması, bu yasa maddesi ile “borçlananların” denilmekle kalıcı hale getirilmiştir. 18 yaşından önce yabancı ülke sigortasına tabi hizmetlerin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ve sigortalılıktan sayılması mümkün değildir. Ancak 18 yaşın dolmasında yabancı ülkede sigortalılık varsa bu başlangıca esas alınabilir. 3201 sayılı Kanunda, 506 sayılı Kanun 60/G ve 5510 sayılı Kanun 38/2 maddesine benzer bir düzenleme yoktur. Bu maddelere kıyasla uygulamayı 3201 sayılı Yasaya da getirmek hukuken mümkün değildir. Yasal olarak borçlanılmasının mümkün olmadığı bir tarihin 18 yaşın doldurulduğu tarihe taşınarak bir günlük borçlanma sağlanması da yasal olarak mümkün değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının 18 yaş öncesinde ... Sigortasına girişi olması karşısında 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 15.06.1981 tarihinin, yine ... Sigortasında kaydı bulunmamasına rağmen Türk sigortasında başlangıç olarak kabul edilmesine dair çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMANIN KAYDA ALINMASI Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuç Borçlunun adi ortaklık payının haczi mümkün olmayıp ancak semerelere ve tasfiye payına haciz konulabilir MAHKEMESİ : İstanbul 9.İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2013/274 E-2013/479 K.Taraflar arasındaki “icra memuru işleminin kanun yolu ile iptali isteminden" dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 17.07.2012 gün ve 2012/686 Taşkın haciz - yatırılan paranın tüm borcu karşılayıp karşılamadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmeli Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.. Ö.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?