Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25160 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6921 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İstanbul 15. İş MahkemesiTarihi : 27.12.2013No : 2012/798-2013/718Dava, Esnaf Bağ-Kur sigortalılık süresinin ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile isteği hüküm altına almıştır. Hükmün, davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Vergiye kaydı bulunmayıp, 15.12.1978 tarihinden itibaren İstanbul Yükçüler Esnaf Odasına, 21.12.2003 tarihinden itibaren de sicile kaydı bulunan davacının 21.02.2003 tarihli işlemle 20.02.2003 tarihinden itibaren Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği; dava dilekçesinde 15.12.1978 tarihinden itibaren sigortalı olduğunun ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitinin istenildiği, mahkemece, 22.03.1985 tarihinden itibaren sigortalı olduğunun tespitine karar verildiği görülmüştür.5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 öncesine ilişkin olan uyuşmazlık dönemi ile ilgili olarak davanın yasal dayanaklarından olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25’inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir. Bu düzenleme de 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. Ne ki; 1479 sayılı Kanunda geçmişe yönelik hizmetlerin tespitine olanak veren düzenleme bulunmayıp, Yasa koyucu, zaman zaman geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin borçlanılmasına olanak tanımaktadır. Bununla ilgili olarak düzenlenen 619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesinde “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.4.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”denilmekte olup, 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK. tüm hükümleriyle iptal edilmiştir. Benzer düzenlemeye 02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 18. maddesinde de yer verilmiş ise de; davacının tescilinin yapıldığı tarihte iki düzenleme de yürürlükte bulunmadığından, oda kaydı nedeniyle kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunması kaydıyla sigortalılığın 22.03.1985 tarihine kadar geriye götürülmesini engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemenin, buna ilişkin yaklaşımı yerindedir. Ne ki, sigortalı olunabilmesi için oda kaydı olan dönemde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının varlığı da gerekmekte olup, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.2-Yine, davacının, 22.03.1985 tarihin öncesine ilişkin sigortalılık süresi ile yaşlılık aylığı talebi kabul edilmediği gözetildiğinde, hüküm davanın kısmen reddine ilişkin olup, davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin oranlanması gerektiğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.