Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24827 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23588 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İzmir 7. İş MahkemesiTarihi :24.09.2014No :2014/318-2014/508Asıl dava, Kurumun ölüm (yetim) aylığının iptaline yönelik işleminin iptali, borçlu olunmadığının tespiti ve aylığın yeniden bağlanması, birleşen davalar ise, yersiz ödenen ölüm (yetim) aylıkları ile tedavi giderlerinin tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında; “...denetim raporunda ve yargılama aşamasında ifadesine başvurulan tanık beyanları değerlendirilmeli, boşanan eşlerin Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, telefon, elektrik ve su abonelikleri tarihleriyle birlikte istenilmeli, medula sisteminde yer alan adres bilgileri ile seçmen bilgi kayıtları dava konusu dönem yönünden araştırılmalı, mahalle muhtar ve azaları celbedilerek dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, araştırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği...” belirtilmiştir. Bozma sonrasında, Mahkemece, denetim raporu ile yargılama aşamasında beyanları alınan komşular ve apartman görevlisi beyanları değerledirilerek tarafların telefon, elektrik, su abonelikleri vs. araştırmaları da dikkate alınarak, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşadıklarına karar verilmek suretiyle, asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK) O halde, mahkemece, bozma kararına uyulduğuna göre, bozma kapsamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesinde, “İkametgahı Türkiye'de olan kişilerden;a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; 1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler, 2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler, b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar,g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır.6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.Bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 80 inci maddede belirtilen aile; aynı hane içerisinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük ana ve büyük babadan oluşur.……..” düzenlemesine yer verilmiştir.Ayrıca, 5510 sayılı Yasanın, “Yersiz yapılan sağlık giderlerinin terkini” başlıklı Geçici 45. Maddesinde de; “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa, ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” düzenlemesi de mevcuttur.Mahkemece, az yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma ilamı gereği yerine getirilmeyerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Yersiz sağlık giderleri yönünden ise, davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılıp sayılmayacağı da araştırılarak ve adı geçen Kanunun Geçici 45. maddesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Kabule göre de; davalı Y.Erten'in yersiz ödenen ölüm aylıklarının % 40'ı oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemi yönünden, takip konusu alacağın likit, yani, belirgin olması, başka bir anlatımla hak etmediği ölüm aylıklarını her ay bankadan çeken borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın, yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında, borçlunun icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkar tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması da isabetsiz bulunmuştur. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde Y.. E..'e iadesine, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.