Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24781 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11046 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Bursa 8. İş Mahkemesi Tarihi : 29.03.2013No : 2012/15-2013/68Davacı, 31.12.2005 – 31.07.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin tespitini, aksi kabul halinde isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak geçerli olması gerektiğinin tespitini, 01.08.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve davalı Kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleridir01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.Somut olayda; davacının, 01.02.1979 – 31.12.1981, 11.01.1988 – 01.12.1988, 20.07.1993 – 11.01.1995, 01.03.2000 – 10.12.2000, 21.03.2003 – 30.09.2003, 04.03.2004 – devam eden vergi kaydı, 05.04.1988 – 12.03.2009 sicil kaydı, 20.06.1979 – 01.12.1988 ve 20.03.2000 – 31.12.2008 tarihleri arasındaki oda kaydına istinaden 04.04.1988 varide tarihli giriş bildirgesine istinaden davacının Kurumca 20.04.1982 – 31.12.1982, 15.07.1983 – 25.07.1983, 22.03.1985 – 31.07.2008 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa Kapsamında sigortalılığının kabul edildiği; davacının, 31.07.2008 tarihli tahsis talebine istinaden 01.08.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 10.03.2009 tarihli İB formunda, davacının İznik vergi dairesindeki 04.03.2004 tarihinden başlayan vergi kaydının 31.12.2005 tarihi itibariyle re'sen terkin edildiğinin anlaşılması üzerine, davacının, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalılığı 31.12.2005 tarihi itibariyle terkin edildiği ve tescil tarihinin 20.04.1982 tarihinden 15.07.1983 tarihine çekilerek, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının iptal edildiği, Kurumun, 06.02.2012 tarihli yazısı ile davacının, 27.8.2008 – 03.02.2012 tarihleri arası ödenen yaşlılık aylıkları borç tahakkuk ettirilerek, davacıdan ödenmesi istendiği; eldeki davada ise, davacı, 31.12.2005 – 31.07.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin tespitini, aksinin kabulü halinde, isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak geçerli olması gerektiğinin tespitini, 01.08.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve davalı Kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini istemiş; mahkemece, davacının 31/12/2005 - 31/07/2008 tarihleri arasında zorunlu bağkur sigortalısı sayılmasına, davacıya 01/08/2008 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğuna, kesildiği tarihten itibaren ödenmesinin sürdürülmesine ve ödenen aylıklar yönünden davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine yönelik hüküm kurularak, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hâl böyle olunca, mahkemece, açıklanan talep doğrultusunda, sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, davacının ihtilaf konusu dönemde ne iş yaptığı belirlenerek, bu çerçevede işyeri kayıtları ve işyerini kimin işlettiği zabıta ve vergi dairesi aracılığı ile araştırılarak, yapılan işin vergi muafiyeti kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek, işyerine komşu işyeri sahipleri gerektiğinde tanık sıfatı ile re'sen dinlenerek, davacının çalışmasının niteliği ve kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilerek, anılan dönemde, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu çerçevede, ihtilaf konusu dönemde zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmaması halinde, davacının af kanunları kapsamında geçmişe yönelik prim ödemelerinin varlığı araştırılarak, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, Kurumun geçmişe yönelik prim borçlarını tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, anılan döneme yönelik sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek, ihtilaf konusu döneme yönelik prim ödemelerinin kapsadığı sürenin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabulünün gerektiği gözden uzak tutulmamalı, varılacak sonuca göre, tahsis koşulları değerlendirilerek karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.