Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24737 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22023 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Serik 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTarihi :06.06.2014No :2013/665-2014/468Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1086 sayılı HUMK’nun 83. ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; 83. maddede, davanın her iki tarafının da yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 84. maddede, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği belirtilmiştir (benzer hükümlere 6100 sayılı HUMK'un 176, 177/1. maddelerinde yer verilmiştir). Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Eş söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur (YİBK’nun 04.02.1948 gün ve E:1944/10, K:1948/3; HGK’nun 16.03.2005 gün ve E:2005/13-97, K:150 sayılı ilamları).Islahın amacı; yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında, ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbetteki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için ıslahın konusu olamaz (HGK’nun 14.01.1953 gün ve E:1/8, K:3;14.3.2007 gün ve E:2007/2-99, K:141 sayılı ilamları). Bu sebeple, talebini açık ve yorumu gerektirmeyecek bir şekilde belirterek sınırlayan davacının, bu talebini ıslah yoluyla düzeltmesi mümkün değildir. (HGK.'nun 10.10.2012 gün ve E:2012/853, K:2012/706 sayılı ilamı)Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, tahkikata tabi olan davada; uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi çerçevesinde hesap raporu alınması ve buna göre davalının tazminle sorumlu oldukları Kurum zararının belirlenmesine ilişkin Dairemizin bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılamada, tahkikat evresinin bitmemiş olması nedeniyle davacının davasını ıslah etmesinin mümkün olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir. O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.