Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2473 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 27891 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilâmına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, 04.12.2010 tarihli trafik iş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve cenaze giderinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunu'nun 21. ve 23. maddesisidir.Mahkemece, iş kazasının meydana gelmesinde kusuru olmadığı anlaşılan davalı işverenin 5510 sayılı Yasa'nın 23’inci maddeye dayalı olarak sorumluluğunun oluşmadığı kabul edilmiştir.5510 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde sigortalıların hangi tarihte bildirilmesi ve tescil edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna göre; Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı olanların Kuruma bildirim yükümlülüğü işverene ait olup; 7’nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalının işe giriş bildirgesi ile bildirilmesi gerekir. İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün; yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar; Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde, işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmeleri gerekir. 5510 sayılı Kanunun “Süresinde Bildirilmeyen Sigortalılıktan Doğan Sorumluluk” başlıklı 23’üncü maddesinin 1. ve 2’nci fıkralarındaki düzenlemeye göre; işverenin rücû alacağından sorumluluğu için, çalıştırılan sigortalının işe giriş bildirgesinin süresi içinde Kuruma verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmemiş olması gerekir. Başka bir deyişle; sigortalının bildirimi kanunda belirtilen sürelerden sonra yapılsa bile, zararlandırıcı sigorta olayı işe giriş bildirgesinin verildiği veya çalışmanın Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmiş ise; işverenin anılan düzenleme kapsamında sorumluluğu yoluna gidilemez.Dosya kapsamına göre, davalıya ait yol betonlama işyeri 06.10.2010 tarihinde kapsama alınmış olup, sigortalının 04.12.2010 tarihinde işe girdiği bildirimini içeren işe giriş bildirgesi; iş kazasının meydana geldiği 04.01.2010 tarihinden sonra, 06.12.2010 tarihinde kuruma intikal ettirildiğinden, 23. maddeye dayalı sorumluluk şartlarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.Öte yandan, 23’üncü maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören (sigortalının) müterafik kusurları da nazara alınarak söz konusu maddeler kapsamında Hâkim tarafından takdir edilecek uygun bir indirimin yapılması gereği göz önünde bulundurulmalıdır.Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması, usûle ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.