Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24277 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19360 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Aydın 1. İş MahkemesiTarihi :23.05.2013No :2011/559-2013/152Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan Y..Mad. İnş. Hak. Elek. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve M.. G.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı Kurum, 30.12.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanununun 21. maddesidir.5510 sayılı Kanunun “İş Kazası Ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin Ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile tazmin sorumlularının Kurum karşısındaki sorumluluğu bir tavanla sınırlandırılmış olup, bu sorumluluk “...sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı…” bulunmaktadır. Maddenin açık hükmü karşısında; ilk peşin sermaye değerli gelirin, Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 2. fıkrasında işveren vekili tanımlanmış olup, maddede “İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davalı M.. G..'ın işveren vekili konumunda olduğu anlaşılırsa, anılan şahsın sorumluluğunun 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrası gözetilerek belirleneceği, aksi takdirde üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında, rücu edilecek miktarın; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşacağı gözetilmelidir. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca işveren yönünden gerçek zarar tavan hesabı yapılmaksızın ve M.. G..'ın hukuki statüsü belirlenmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Kuşkusuz, davalı H.. K..'ın hükmü temyiz etmemesi nedeniyle davacı Kurum lehine oluşabilecek usuli kazanılmış hak durumu gözetilmelidir.O hâlde, davacı Kurum ile davalılardan Y..Mad. İnş. Hak. Elek. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve M.. G.. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan Y..-. Mad. İnş. Hak. Elek. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve M.. G..'a iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.