Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 24275 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20644 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : İzmir 1. İş Mahkemesi Tarihi : 09.06.2014No : 2014/32-2014/470Asıl dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile kesilme tarihi itibarıyla aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine, karşı dava ise yersiz ödendiği iddia edilen aylığın tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davalı (karşı davacı) Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen davacıya, iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının/gelirinin, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle 01.08.2009 tarihi itibarıyla kesilerek, 01.08.2009-31.08.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar/gelirler yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında, "... tutanak tanıklarının müfettişe verdikleri imzalı beyanlarında birlikte yaşama olgusunu teyit ettikleri, yargılama sırasında ise müfettiş tarafından tutulan tutanağın okutulmadan imzalatıldığını ifade ettikleri belirtilerek, Mahkemece tutanak mümzileri dinlenmeli, çelişkinin giderilmesi gerektiği ifade edilmiştir.Bozma sonrasında, Mahkemece, tanıkların yargılamada davacının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamadığını belirttikleri, tutanak tanıkları hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, ancak soruşturma izni verilmediği, bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada birlikte yaşamaya ilişkin delil elde edilemediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü açısından özellikle belirtilmelidir ki, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100.maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir, diğer bir anlatımla; yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan tutanaklar ile ifade edilen tutanaklar: Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklardır.Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği raporların, sadece memur veya müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları, anılan raporların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100.maddeleri kapsamında aksinin yazılı delille kanıtlanması gereken belgeler olarak kabulleri için yeterli değildir. Buna göre, özellikle, rapor veya ekli tutanaklarda imzası bulunmayanlar yönünden, söz konusu tutanakların aksinin yazılı delille kanıtlanması yükümünden söz etmek mümkün değildir.Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları ve iş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesinin açık hükmü karşısında zorunludur. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 14.11.1979 gün ve 1014 E., 1364 K. ile 04.02.2009 gün 2009/9-2 E. 2009/48 K. sayılı, 31.05.2013 tarih ve 2012/10-1709 Esas, 2013/808 Karar sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır. Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, müfettiş raporu ekinde yer alan imzalı tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü gereğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı (karşı davacı) Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.