Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24161 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20661 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Adana 6. İş Mahkemesi Tarihi : 23.07.2013No : 2012/191-2013/318Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi . . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı kurum, 12.11.2004 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan gelir ve cenaze yardımından oluşan kurum zararının rücuan tazminini istemiştir.5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. maddeleridir. Anılan maddeler kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; öncelikle, iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek, belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı ise de, kusur raporu ve oranları ile bağlı değildir. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.Dosya kapsamına göre; iş müfettiş raporunda davalı S.. M.. Entegre Tes.San. ve Tic.A.Ş.’nin %35, B.Kaldırım ve İletme Mak.Çelik Hurda İnş.Nak. ve Muh.Hiz.İth.İhr.Tic.San.Ltd.Şti.Şti.’nin %35, sigortalının %30 kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, kesinleşen ceza davasında, kusurlu bulunan davalılar , ve para cezası ile cezalandırılıp ertelenmesine karar verildiği, yargılama aşamasında alınan kusur raporlarında farklı kusur oranlarının benimsendiği, çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır.O halde yapılacak iş; öncelikle ceza dosyası kapsamına göre kazanın meydana geldiği yerin fabrikanın glikoz bölümü yük asansörünün olduğu yer olduğu gözetilerek olayın oluşu tereddütsüz belirlenmeli, buna göre asansör bakım ve kontrol raporları ile tarafların sunduğu tüm deliller toplanarak birlikte değerlendirilmeli, kabul edilen maddi olgular doğrultusunda ölüm olayı ile sigortalının işvereni H.. K..’ın mevzuata aykırı olduğu iddia edilen kusurlu eylemi arasında uygun illiyet bağı olup olmadığı, olayın oluşuna etkisi olup olmadığı, ceza davasında taraf olmadığı da gözetilerek şüpheye yer bırakmayacak şekilde irdelenmeli, buna göre iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, mevcut çelişkiyi giderecek şekilde, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınıp, çelişki giderilerek, hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.Mahkemece; yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz kusur raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Ayrıca; teselsüle dayanılarak açılan eldeki davada, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müteselsilen tahsiline karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur. O halde, taraflar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.