Mahkemesi :Ayvalık 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTarihi :13.06.2014No :2013/544-2014/296Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılamada; 12.01.2002–16.05.2009 tarihleri arasında davacının 1971 gün çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karara verilmiştir.Hükmün, tarafların avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği degöz önünde bulundurulmalıdır. Mahkemece, ilk kez verilen kısmen kabule ilişkin kararın Dairemizin 01.10.2012 tarihli ve 2011/15813 E.,2012/16963 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş; Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de bozma gereklerinin yerine getirilmediği, verilen kararın infazda tereddüt doğuracak şekilde, davacının 18 yaşını doldurduğu tarih ve askerlikten geldiği tarihler dikkate alınmaksızın ve hizmet döküm cetvelinde 30.04.2008 tarihi öncesindeki uyuşmazlığa konu dönem bakımından, yapılan işin niteliği de dikkate alınarak, öncelikle yazılı delil bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davalı işyerinden sadır olmuş yazılı belgelerin olup olmadığı hususu araştırılmaksızın, ayrıca, kabul edilen süreler bakımından da askerlik süresinden sonra makul sürenin gözetilmesi yerine, bu süre ile çakışacak şekilde 01.11.2006 tarihinden sonraki sürelerde davalı yanında çalıştığının belirtilmesi isabetsiz olduğu gibi, yazılı delillerin bulunmaması halinde komşu işyerlerinden çalışan ve bordrolu olduğu emniyet veya Kurumdan tespit edilecek şekilde davacının çalışmalarını bilebilecek şekilde tanıkların belirlenmesi ve beyanlarının alınması ile oluşacak vaki çelişkilerin de usulünce giderilmesinden sonra davacının çalışma süreleri net olarak belirlenip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Kabule göre de; karar tarihi itibariyle geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı Kurum lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi, isabetsiz olup aynı şekilde 6100 sayılı HMK.'nun 312 ve 323. maddelerine aykırı şekilde, davalı kurumun yargılama giderinden sorumlu olduğu hususu gözetilmeksizin tarafların haklı çıktıkları oranda yargılama giderleri paylaştırılarak karar verilmesi gerekirken sadece davalı işverenden alınması hukuka aykırıdır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan A.. K..'ya iadesine, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.