Mahkemesi : İstanbul 22. İş Mahkemesi Tarihi : 20.03.2014No : 2013/525-2014/114Dava, sigorta başlangıcı ve hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen atiye terk edilmesi nedeniyle esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, SGK Başkanlığı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, davacının 02.07.1976 tarihinde davalı işverenler nezdinde işe başladığının tespiti, sigortalılık başlangıç tarihi olan 02.07.1976 tarihinden iş akdinin sonlandırılmasına neden olan iş kazasına kadar geçen döneme ilişkin olarak sigortaya bildirmeyerek tescil edilmeyen hizmetlerinin/eksik günlerin tespiti ve tesciline karar verilmesine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen atiye terk edilmesi nedeniyle esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını 5510 Sayılı Kanunun geçici 7.maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 506 Sayılı Kanunun 79/10 ve 108. maddeleri oluşturmaktadır. 506 sayılı Kanunun 108. maddesi, sigortalılık süresini düzenlemekte olup, sigortalılık niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden de söz edilemez. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlaması ile edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde sigortalılık söz konusu olamaz. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda Hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Yine, yargılama giderleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde sayılmış olup anılan maddenin (ğ) bendinde de vekâlet ücretine yer verilmiştir. 29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, karşı tarafa yüklenmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece, kendiliğinden (resen) hükmedilmesi gerekir.Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda;1-Taraflar arasındaki çekişme konusu tarihi içerir dönemsel sigorta primleri bordrosu düzenlenmediğinden, işyerinin önceki dönemlere ait bordrosunda ismi belirtilen kişiler ile aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ile çalıştırdıkları kişiler yöntemince saptanarak, bunların tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sonuca göre karar verilmelidir. 2-Atiye bırakılarak talep daraltılmış olup, buna göre davanın kısmen kabulü ile yargılama giderleri taraflar arasında oranlanıp, kendisine vekil ile temsil ettiren davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsizdir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.