Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23672 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22205 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Gerger Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 07.06.2012No : 2007/16-2012/32Dava, trafik kazasında yaralanan sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımlarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiştir.Bu durumda, çözülmesi gereken hukuksal sorun, 5510 sayılı Kanunun yürürlülük tarihinden önce meydana gelen bu tür zararlandırıcı sigorta olaylarında 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide, kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak, yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E., 2004/533 K.) 5510 sayılı Yasanın 39. maddesiyle getirilen “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.” hükmünün 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminata davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi; rücuan tazminata ilişkin düzenlemenin, yasanın yürürlüğü öncesinde olup, bitmiş olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir, yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceğinin de kabulü gerekir.Davada somutlaşan olayda; davacı Kurum, 23.6.2003 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderinin "üçüncü kişi" sıfatıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir ki davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun," Kasdı veya suç sayılır hareketi ile sigortalının, eşinin veya çocuğunun hastalanmasına sebebolan kimseye, bu kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderler tazmin ettirilir." şeklindeki 39. maddesidir. Anılan düzenleme gereği, üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, kusurlu bir hareketinin varlığı halinde, rücu alacağından sorumludur.Somut olayda; davalı Güvence Hesabı yönünden dahili dava dilekçe tarihi itibariyle davanın zamanaşımına uğradığı, diğer davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş geçerli bir KZMM sigorta poliçesi bulunmadığında, davanın reddine ilişkin Mahkeme kararı yerinde ise de; Bekir Alal mirasçıları yönünden yukarıda belirtilen yasal düzenleme gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile, 5510 sayılı Kanunun uzun vadeli sigorta kolları bakımından 3. kişinin sorumluluğunu düzenleyen, “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” şeklindeki 5510 sayılı Kanunun 39. maddesinin davanın yasal dayanağı kabul edilerek ve kast unsurunun yokluğundan bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.