Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 23525 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17200 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : Sarıgöl Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 14.05.2014No : 2012/180-2014/154Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (i) bendi uyarınca “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum kamu düzeni ile ilgilidir ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Anılan madde metninde belirtildiği üzere kesin hüküm; açılan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılıp kesin hükme bağlanmış olmasıdır. Bu bağlamda kesin hükmün söz konusu olabilmesi için tarafları, sebepleri ve konusu aynı olan davanın iki defa ayrı ayrı açılmış olması ve birinde verilen hükmün kesinleşmiş olması gerekir.Birinci ve ikinci davanın aynı dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olmasıdır. Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Son şart ise; davaların konularının (müddeabihlerinin) aynı olmasıdır. Müddeabihlerin aynı olup olmadığını tespit edebilmek için davaların ilkinde verilen kararın, ikinci davada verilebilecek kararı gereksiz hale getirip getirmediği ya da ikinci davada verilebilecek kararla aynı sonuçların sağlanıp sağlanamayacağına bakılmalıdır. Davaya konu somut olayda; davacı Kurum, 01.01.1989 tarihiden itibaren yaşlılık aylığı bağlanan davacının 01.01.2005 tarihiden itibaren çalışmalarına devam etmesi nedeniyle 5335 sayılı Yasanın 30. maddesine istinaden 01.01.2005–19.08.2007 tarihleri arasında yersiz ödenen 15.113,48 TL’nin her bir aylığın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalı tarafından Kurum aleyhine Manisa 1. İş Mahkemesi’ne açılan davada ise, davalı tarafça; 01.01.2005–19.08.2007 tarihleri arasındaki yaşlılık aylıklarına yönelik 15.113,48 TL borç çıkarması işleminin yerinde olmadığından bahisle, borçlu olmadığının tespitine yönelik istemde bulunulmuş; Manisa 1. İş Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 13.12.2012 tarih 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı kararı ile Kurumun hatalı işlemi tespit tarihi olan 07.07.2011 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 96/b maddesine istinaden yersiz ödenen aylıkları tahsiline karar verileceğinden bahisle , 5510 sayılı Kanunun 96/b maddesi gereğince yersiz ödenen aylıklar toplamı 6.684,77 TL’nin tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuş ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından Manisa 1. İş Mahkemesinin 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı anılan hükmü onanmıştır. Mahkemece; Manisa 1. İş Mahkemesi'nin 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı kesinleşen hükmüne istinaden kesin hüküm gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklamalara göre; eldeki dava ile Manisa 1. İş Mahkemesi'nin 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı dosyasındaki davanın sebepleri farklı olup, Manisa 1. İş Mahkemesi'nin 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı hükmü kesin hüküm niteliğinde olmadığı gibi, davalı vekilin cevap dilekçesindeki derdestlik itirazı da yerinde değildir. Mahkemece; Manisa 1. İş Mahkemesi'nin 2011/1073 Esas–2012/1086 Karar sayılı hükmü kesin delil olarak değerlendirilmeli, 5510 sayılı Kanunun 96/B bendi gözetilip, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.