Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23451 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20504 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Çerkezköy İş Mahkemesi Tarihi : 28.05.2013No : 2012/170-2013/51Dava, trafik-iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağülanan gelir ile diğer ödemelerin 506 sayılı Kanunun 26. maddesince tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum avukatınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.İşverenin ve üçüncü kişilerin meydana gelen iş kazasından dolayı sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımları yapmakla görevli olan Kuruma karşı 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi uyarınca sorumlulukları kusur sorumluluğu ile sınırlı bulunmaktadır. Anılan kusur sorumluluğu; ancak kast, suç sayılır eylem, işçilerin sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına aykırı eyleminin ve bunlarla meydana gelen iş kazası arasında illiyet bağının bulunması halinde oluşmaktadır. Buna göre; iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.Öte yandan; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumlularına karşı açılan tazminat davasında alınan kusur raporu, rücu davası yönünden bağlayıcı olmasa da, kesinleşmesi halinde güçlü delil niteliğinde sayılması gerekmektedir. Davalı P.. Mak.San.ve Tic.Ltd.Şti 'ye ait bir üretim tesisi inşaatının yapımını verdiği K.. Yapı End.A.Ş.'nin, tesisin kaba inşaatının yapımı ile anlaştığı Berk İnş...Ltd.Şti'ye ait ve davalı Ö.. K.. tarafından kullanılan kamyonetin lastiğinin patlaması, direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu, araç içinde bulunan sigortalının kazalanması şeklinde meydana geldiği anlaşılan somut olayda;mahkemece yapılan yargılamada alınan kusur raporunda kazanın gerçekleşmesinde %100 oranında kaçınılmazlığın bulunulduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup, anılan rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. Yukarıda belirtilen 26. maddeye 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların birçoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.Ayrıca, “kaçınılmazlık, sosyal sigortalar uygulamasında, hukuksal ve teknik anlamda, olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan bilimsel ve teknik tüm önlemlere rağmen zararın meydana geldiği ve önlenemediği durumları anlatan bir kavram …” (Prof. Dr. A.Can Tuncay, Kurumun işverene Rücuu - Olayda Kaçınılmazlık Durumu, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 185) olup, bu olgunun kabulünün koşulu, “ … vuku bulan olaya karşı koyulmazlık hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır. Umulmadık bir hal kaçınılmazlık olarak nitelenemeyecektir. Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.” (Prof. Dr. Berin Engin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İşverene Rücuya Nasıl Bakıyor?, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 139).Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; sigortalı hak sahiplerinin açtığı tazminat dosyasında verilen karar, rücuan tazminat davalarında kesin hüküm teşkil etmeyip, o dosyada alınan kusur raporu da eldeki davada kesin delil teşkil etmez ise de, güçlü delil teşkil edeceğinden tazminat dosyasının sonucu beklenilerek, oradaki kusur raporu ile iş bu dava dosyasında hükme esas alınan kusur raporu arasındaki çelişki giderilmeli, yasal mevzuat kapsamında iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındauzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yöntemince düzenlenecek yeni bilirkişi raporu alınmalı, oluşan kazaya karşı hangi önlemlerin alınması gerektiği, bunların işverence alınıp alınmadığı ve alınmış tedbirlere sigortalı ve diğer ilgililerin uyup uymadığı hususları ortaya konulmalı, teknik anlamda tam bir kontrol yapılsa idi aracın tekerinin patlayıp sırt atma olasılığının tespit edilip edilmeyeceği, kaçınılmazlık olgusunun var olup olmadığı da ayrıca irdelenmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddi yönünde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.11.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.