Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2343 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24714 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : İş Mahkemesi Dava, 05.01.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan rücûan tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtilen gerekçe ile, davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı ..... avukatınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Davaya konu, iş kazasının; 05.01.2009 tarihinde gerçekleştiği gözetildiğinde, davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Yasa'nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 12. ve 21. maddelerinin olduğu belirgindir. Anılan maddeler uyarınca davalıların Kurumun rücû alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı ise de, kusur raporu ve oranları ile bağlı değildir. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hâkimini de bağlaması gerekir. Bu hâl; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır. Dava konusu, somut olayın; sigortalının çalıştığı inşaat alanında tünel kalıp iskelesinin çökmesi nedeniyle yüksekten düşmesi sonucunda vefat etmesi şeklinde gerçekleştiği, olayla ilgili olarak yapılan ceza yargılamasında sigortalının çalıştığı işyerinde şantiye şefi, .... İnşaatın şirket müdürü ve saha formeni olarak görev yapan kişilerin de ceza aldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, ceza davasında alınan kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılmaksızın ve orada kusurlu bulunan şahısların da kararın kesinleşmesi halinde iş kazasının meydana gelmesinde kusurlarının bulunacağı hususu gözetilmeksizin, karar verilmesi isabetsizdir.Mahkemece, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak ve ceza dosyası içeriği gözetilmek suretiyle varsa çelişki giderilerek, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, kusur oran ve aidiyetleri konusunda ceza davasında kesinleşen karar ile mahkûm olan kimselerin de kusurlu olacağının kabulü ile konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden yeniden oluşan uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.2-Diğer taraftan, 5510 Sayılı Kanun’un 54. maddesi gereğince sigortalının hak sahiplerine peşin değerli ölüm geliri yanında ölüm sigortası kapsamında ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığının Kurum'dan sorulması ve bu kapsamda sigortalının gelirlerinde anılan madde hükmü gözetilerek mahsup işleminin yapılıp yapılmadığının Kurum'dan sorulması ve gelirin başladığı tarih itibariyle 54. madde uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelirin belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen diğer davalı yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınarak karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ....'ye iadesine, 16.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.