Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 234 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 17502 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmadan sonra ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Eldeki dosyada, davacının 15/05/1990 - 31/08/2009 tarihleri davalı iş yerinde kesintisiz çalıştığı, davalı işyerinin esasen aynı işyeri olmasına rağmen farklı zamanlarda farklı ünvanlar adı altında faaliyetine devam ettiğini, başlangıçta ... San. Tic. A.Ş. olarak faaliyet göstermekte iken bilahare ...San. Tic. Koll. Şti. ismini aldığını ve son olarak da ... San. Tic. A.Ş. ismini alarak faaliyetine devam ettiği, davalı işyeri tarafından Kurum'a bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmesini istendiği, mahkemece istem gibi davanın kabulüne karar verilmişse de; karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Zira, dosyada mevcut deliller, işverenlerin tespiti ve davanın sübutu konusunda tam bir kanaat ortaya koymadığı gibi mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen hüküm, Dairemizce yapılan temyiz denetimi üzerine bozulmuş olup, 24.11.2015 tarih ve 2015/17481 Esas - 2015/20463 Karar sayılı anılan ilama uyulmasına karşın, bozma gereklerinin yerine getirilmediği belirgindir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin alt işverenler tarafından düzenlenmiş olması durumunda, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa'nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir. Öte yandan, taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin Medeni Usul hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir (HMK m.50, TMK m.8 ve m.48). Buna göre, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m.8) ve tüzel (TMK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Bu çerçevede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124/4. maddesindeki; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğini düzenlemiştir. Somut olayda, davacının, 15/05/1990 - 31/08/2009 tarihleri davalı iş yerinde kesintisiz çalıştığı, davalı işyerinin esasen aynı işyeri olmasına rağmen farklı zamanlarda farklı ünvanlar adı altında faaliyetine devam ettiğini, başlangıçta .... Meşrubat Gıda Paz.San. Tic. A.Ş. olarak faaliyet göstermekte iken bilahare ... San. Tic. Koll. Şti. ismini aldığını ve son olarak da ... San. Tic. A.Ş. ismini alarak faaliyetine devam ettiği, davalı işyeri tarafından Kurum'a bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmesini istediği, mahkemece istem gibi davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.Dosya incelendiğinde; 6370.52 sicil sayılı ... San. Tic. Kollektif Şti. işyerinden 15/05/1990-17/07/1998 arası 1625 gün, 50057.52 sicil sayılı .... Meş. Gıda Paz. San. Tic. A.Ş. işyerinden 17/07/1998 - 31/05/2000 arası 390 gün, 1004013.52 sicil sayılı .... Meş. Gıda Paz. San. Tic. A.Ş. işyerinden 06/06/2000 - 31/07/2002 arası 672 gün, 109085.52 sicil sayılı davalı .... Tic. A.Ş. işyerinden 01/01/2003-01/01/2003 arası l gün 21/05/2003 - 01/12/2003 arası 74 gün, 20/02/2004 - 13/07/2009 arası 1179 gün, 14/07/2009 - 31/08/2009 arası 48 gün hizmetinin bulunduğu görülmüştür. Mahkemece, dava dışı iş yerlerinin farklı adreslerde farklı yönetici ve ortaklar ile faaliyette bulunması karşısında, sadece bazı ortakların soyadlarının aynı olmasından bahisle herhangi bir araştırmaya dayanmadan davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmişse de; verilen karar eksik araştırma ve incelemeye dayalı bulunmuştur. Davacının hizmetlerinin bildirildiği, 37052 , 50057.52 sicil numaralı işyerleri ile davalı işveren arasındaki ilişki net olarak ortaya konularak, bu şirketler arasında organik bağ bulunduğu takdirde HMK’nun 124. maddesi gereğince, ayrı ayrı husumet yöneltilerek, savunma ve delilleri toplanmalı, dosyadaki tanık anlatımlarının yetersizliği karşısında, kanaate yeterli olacak sayıda bordo tanığı dinlenilmeli davacının, davalı işverene ait işyerindeki çalışmalarının fiili olup olmadığı araştırılmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.