Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23369 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23040 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Söke 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 04.06.2014No : 2012/324-2014/312 Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde İ.. U.. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum ile H.. A... avukatları, A.. G.., H.. Y.. ve H.. G.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; 2-Dava; 31.07.2012 tarihli trafik kazasında ölen Bağ-Kur sigortalısının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli aylıklar nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de , söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesine göre, müteveffanın vefatı halinde terekenin borca batık olduğu şayi veya sabit olursa, mirasın reddedilmiş olacağı varsayılmaktadır. Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.04.2008 gün, 2008-4-332 Esas, 2008/336 sayılı kararları).Somut olayda, mirasçılar def’i yolunu tercih etmişler, açılan bu davada miras bırakanın herhangi bir mal varlığının bulunmadığını ve terekesinin borca batık olduğunu, ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirerek haklarındaki davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Buna göre; davalıların anılan sıfatları ve terekenin borca batık olup olmadığının sözü edilen yasa maddesi doğrultusunda araştırılıp irdelenmesinde yasal zorunluluk olduğundan, davalılardan savunmaları çerçevesinde gösterecekleri kanıtlar sorularak, yöntemince yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.3-1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında Bağ-Kur’a tanınan rücu hakkı halefiyet esasına dayanmayan, kanundan doğan bağımsız rücu hakkı niteliğindedir. Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarı sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması gerekmektedir Sigorta olayına karışan aracın sigortacısı sıfatıyla zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde, sakatlık ve ölüm giderleri yönünden öngörülen kişi başına 60.000,00 TL’lik limit ile sorumlu olan davalı H.. A..., ölen sigortalının hak sahiplerine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında, destekten yoksun kalma tazminatı olarak poliçe limitinin tamamını, hak sahiplerince açılan ve kesinleşen, Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/284 Esas 2010/564 Karar sayılı tazminat davasında verilen karar gereğince ödediğine göre hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, rücu alacağının tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılar H.. A... vekili ile A.. G.., H.. Y.. ve H.. G..'nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan İ.. U.. hariç diğer davalılara iadesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.