Mahkemesi : İzmir 10. İş MahkemesiTarihi : 26.12.2012No : 2011/944-2012/658Dava, davacının prim gün sayısının eksik belirlenmesi nedeni ile eksik hesaplanan yaşlılık aylığı miktarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağı tahsis tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 61, Ek 34 ve Ek 35. maddeleridir. 61. maddede, “Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu Kanuna göre tespit edilen göstergesinin katsayı ile çarpımının %60'ı oranında ve aşağıdaki hükümler nazara alınarak yaşlılık aylığı bağlanır.A) Yaşlılık Aylığı:a) Sigortalının kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5 000 günden fazla ödediği her 240 günlük malüllük Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi için % 60 oranı (1)'er artırılarak.b) (Değişik: 11/12/1981-2564/2 md.) Sigortalının, 5.000 günden noksan ödediği her 240 günlük malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi için % 60 oranı 1 eksiltilerek, hesaplanır. c) (Deği??ik: 11/12/1981-2564/2 md.) Yukarıdaki (b) fıkrası hükmü, 60 ıncı maddenin (B-C-D) bentlerine göre aylığa hak kazananlar için uygulanmaz.Bu maddeye göre bağlanacak aylıkların oranı, her halde % 85'i geçemez.B) Yaşlılık aylığının hesabına esas alınacak gösterge, sigortalının işten ayrıldığı tarihten önceki Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir.5 takvim yılından daha az takvim yılında prim ödemiş olan sigortalı için ortalama yıllık kazanç, prim ödediği takvim yılları esas alınmak suretiyle hesaplanır. …” hükmüne yer verilmiş, Ek 34. maddede, “Malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklarının hesabına esas alınacak üst gösterge, sigortalının işten ayrıldığı veya öldüğü tarihten önceki malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş son on takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir.” düzenlemesine yer verilerek, Ek 35. maddede ise, üst gösterge tablolarının tavan göstergesine göre hesaplanacak aylıkların aylık bağlama oranının % 50 olduğu belirtilmiştir. Anılan maddenin 2. fıkrası ile üst gösterge tablosunun tavan göstergesi ile gösterge tablosunun tavan göstergesi arasında bağlanacak aylıklarda aylık bağlama oranını belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulunun 1987/11994 sayılı Kararında üst göstergelerin taban aylık bağlama oranı % 50 olarak belirlenmiş olup, bilahare 1992/2607 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile üst gösterge tablosunda her bir göstergenin taban aylık bağlama oranı ayrı ayrı olmak üzere % 50 ila % 59,9 arasında belirlenmiştir. Somut olayda, 01.03.1965 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasaya tabi 9962 gün sigortalılığı bulunan davacıya, 630 gün Emekli Sandığına tabi hizmetleri de gözetilerek, bu hizmeti üzerinden 01.03.1995 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsis edildiği, davacının 1982 yılında gerçekleşin 270 gün, 1987 yılında gerçekleşen 120 günlük çalışmanın aylık hesabında gözetilmeyerek yaşlılık aylığının eksik hesaplandığı gerekçesiyle yeniden hesaplanmasını talep ederek dava açmış olduğu anlaşılmaktadır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1964 ile 1965 yılında geçtiği belirtilen, davacının talebine konu olmayıp Kurumca da kabul edilmeyen süreler gözetilerek aylık bağlama oranının belirlendiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, davacı asil HMK’nın 31. maddesi kapsamında isticvap edilerek, dava dilekçesine konu sürelerin aylık mukteza tablosundaki verilere göre Kurumca aylık hesabında nazara alındığı gözetilerek, davacıya talebi açıklattırılmalı, bilirkişi raporunda belirtilen ve aylık bağlama oranının artırılmasında esas alınan sürelere yönelik talebinin bulunması halinde bu yönde davacıya dava açması için makul süre verilmeli, dava açılması halinde anılan davanın sonucu beklenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.