Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23246 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20421 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Ordu İş Mahkemesi Tarihi : 18.12.2012No : 2010/483-2012/644Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacıya ait 8.9.1983 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanun’un 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.Hizmet tespiti davalarının niteliği gereği tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu tür davalarda, çalışma olgusunun tanık dahil her türlü delille ispatlanabilmesi nedeniyle, delil serbestliği söz konusudur. İnceleme konusu davada; 16862 sicil numaralı işyerinde 8.9.1983 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde, hakkında düzenlenen imzasını içeren sigortalı işe giriş bildirgesi 1.12.1983 günü davalı Kuruma verilerek davacının bildiriminin yapıldığı, sigorta priminin ödenmediği, bildirgedeki kimlik bilgilerinin nüfus bilgileriyle uyumlu olduğu, sigorta sicil numarasının daha sonraki hizmetlerinde de kullanıldığı belirgin bulunmakla, davada istem, 8.9.1983-30.12.1983 tarihleri arasındaki çalışmanın tespitine ilişkin olup, mahkemece, işe giriş bildirgesi ve komşu işyeri tanıklarının beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de; taraf teşkili sağlanmaksızın eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 506 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi ile “işveren; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, işverene husumet yöneltilmesi gereklidir. Savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınmış, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesi (01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Adil Yargılanma" başlıklı 6. maddesinde de ayrıca düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi hükmüne göre mahkeme, tarafları dinleyip; onları iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun biçimde davet etmedikçe hüküm tesis edemez. Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Mahkemece, düzenlenen sigortalı işe giriş bildirgesinde işyeri sicil numarası olan 16862 sicil numarasının davalıların murisi M.. M..'e ait olup olmadığı, işyerinin hangi tarihte faal olduğunun araştırılmaması, nüfus kaydında mirasçısı olmadığı anlaşılan Ş.. M..'ün taraf sıfatı bulunmadığından davanın Şükran yönünden reddi gerektiğinin gözetilmemesi ve R.. M..'un miraşçısı olması sebebiyle Rabia'nın davada katılımının sağlanmamış olması isabetsizdir. Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.