Mahkemesi :İstanbul 21. İş MahkemesiTarihi :13.05.2014No :2014/189-2014/334Dava, yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmü, davalının avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma ilamında; "...Kurum tarafından, 01.09.1986 – 07.05.1993 tarihleri arasında yurdışında geçen 2160 gün çalışmasından 1462 gününü borçlandığı ve (hernekadar hizmet cetvelinde 2252 gün var ise de, davacının itiraz etmediği) 506 sayılı Kanun kapsamında 2094 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödediği bilgisi verilen davacının, yaşlılık aylığı bağlanması için gereken 3600 gün prim ödeme gün sayısının oluşmadığı belirgin olup, davacının prim ödeme gün sayıları, yurtdışı çalışmalarından borçlandığı gün sayısı toplamı ayrıntılı olarak davalı Kuruma sorularak araştırılıp, açıklığa kavuşturularak, yaşlılık aylığı bağlanması için gereken tüm şartların kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde oluşup oluşmadığı belirlendikten sonra yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" bozma nedeni yapılmıştır.09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama "usuli kazanılmış hak" olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması; diğeri de, 4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda, Dairemizin bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller söz konusu değildir.O halde, uyma kararı verilmesine karşın gerekleri yerine getirilmeyen Dairemizin bozma kararında belirtilen inceleme ve araştırmalar yapılarak yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.