Mahkemesi :İzmir 9. İş MahkemesiTarihi :25.06.2014No :2013/749-2014/469Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı K.. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-) Davalı işverene ait işyerinde çalışmaya başladığı 11.08.2012 tarihinde trafik-iş kazası geçiren ve aynı gün düzenlenerek davacı Kuruma verilen işe giriş bildirgesiyle bildirimi gerçekleştirilen sigortalının yaşamını yitirdiği, sonrasında hak sahiplerine bağlanan ölüm gelirleri ve ödenen cenaze ödeneği nedeniyle uğranılan zararın rücuan alınması için 5510 sayılı Kanunun 21/1 ve 23. maddelerine dayalı işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup mahkemece yapılan yargılamada, kazanın oluşumunda sigortalının %100 oranında kusurlu olduğu yönünde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak istem reddedilmiştir.Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun “sigortalılığın başlangıcı” başlığını taşıyan 7. maddesinin 1. fıkrasında, sigorta hak ve yükümlülüklerinin 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlayacağı belirtildikten sonra “Sigortalı bildirimi ve tescili” başlıklı 8. maddenin 1. fıkrasında, işverenlerin, 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7/1. maddede belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlü oldukları, ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesinin; inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için en geç çalışmaya başlatıldığı gün, Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde ise ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren 1 ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu 1 aylık sürenin dolduğu tarihe kadar Kuruma verilmesi durumunda, sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılacağı açıklanmıştır.Diğer taraftan, anılan Kanunun “süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk” başlığını taşıyan 23. maddesinde, sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi durumunda, bildirgenin./..sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca saptandığı tarihten önce gerçekleşen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödeneklerinin Kurumca ödeneceği, belirtilen bu hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri miktarının, 21. maddenin 1. fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirileceği hüküm altına alınmıştır.Bu tür rücu davalarında 5510 sayılı Kanunun 21/1. maddesi ile birlikte 23. maddesinin de uygulanması gerektiğinde, maddedeki “21. maddenin 1. fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın” ibarelerinden yola çıkılıp gelir ve giderlerin tümü üzerinden 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 ve 44. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51-52.) maddeleri gereğince sigortalının kusurunun yarısından az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak işverenin sorumlu tutulacağı tutarlar belirlenmelidir.Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, 11.08.2012 tarihinde çalışmaya başlayan sigortalının bildiriminin en geç 10.08.2012 günü gerçekleştirilmesi gerektiğinden 23. maddenin uygulama koşullarının varlığı belirgin olmakla şu durumda somut olayın özelliğine göre, iş kazasının oluşumunda kusuru bulunmayan davalı işveren rücu alacağından %50 oranında sorumlu tutulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu işveren hakkında yalnızca 23/1. madde uygulanarak davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı K...vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.