Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22446 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7841 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : Sinop 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarihi : 19.01.2015No : 2013/693-2015/42Davacı, eşi olan murisinin askerlik borçlanması ile birlikte ölüm aylığı şartlarının yerine geleceğini belirterek, askerlik borçlanma bedelini ödeyerek, ödeme tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir. Mahkemece, ilâmında belirtilen şekilde davanın kabulü ile, borçlanma bedeli ödenmiş olmakla davacının borçlanma bedelini ödediği tarihi takip eden ay başı olan 01.01.2015 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacının eşi olan murisinin 04.10.2012 tarihinde vefat ettiği, sigortalının ilk işe giriş tarihinin 01.04.1981 tarihi olup, 01.04.1981-27.09.2008 tarihleri arasında fasılalarla toplam 832 gün 506 sayılı Yasaya tabi prim ödeme gününün ve sigortalı çalışmasının bulunduğu, davacının Mahkemece süre verilmesi üzerine Kuruma başvurarak vefat eden eşinin 68 günlük askerlik süresini borçlanmak istediği ve Kurumca çıkartılan borcu yargılama sırasında 26.12.2014 tarihinde ödediği, Mahkemece borçlanma süresi de dikkate alınarak 900 prim gün sayısına göre ödemeyi takip eden ay başından itibaren 5510 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre ölüm aylığı bağlanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 32/2. maddesinde yer alan “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, b) 47 nci maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, c) Bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükümleridir.Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/09/2010 tarih ve 2010/21-301 E.;2010/438 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.Yukarıda belirtildiği üzere, yaşlılık aylığı tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.Bu arada “Hizmet borçlanması”, sigorta kapsamında sayılan fakat bildirilmemiş ve primi ödenmemiş sürelerin, ilgili tarafından başvurularak primlerinin ödenmesi işlemidir (Şakar, Müjdat: Sosyal Sigortalarda Hizmet Borçlanması ve Hizmetlerin Birleştirilmesi, Yaklaşım Dergisi, Temmuz/2005, Sayı:151) Önemle belirtilmelidir ki, sigortalının, mevcut olmayan bir süreyi borçlanabilmesi de, mümkün değildir.Eldeki davada, davacının ölüm aylığı talep ettiği eşi sigortalının 04.10.2012 tarihinde vefat ettiği ve davacının yargılama sırasında 26.12.2014 tarihinde borçlanma tutarını ödediği, buna göre, 5 yıllık sigortalılık süresi var ise de, davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 32’nci maddesi gereğince olması gereken 900 gün içinde her türlü borçlanma süresinin hariç tutulması gerektiği, bu kapsamda davacının yargılama sırasında 26.12.2014 tarihinde yaptığı borçlanmanın da 5510 sayılı Kanun’un 32/2-a maddesi hükmünde öngörülen 900 günün hesabında dikkate alınmasına ve bu şekilde ölüm aylığı alabilmesine yasal imkân bulunmadığı açıktır.Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece, sigortalının ölüm aylığına yeterli 1800 primi ödenmiş gününün olup olmadığının da araştırılmak suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.